hakan günday ın kült eseri. türkiyedeki yeraltı edebiyatının yegane örneği de diyebiliriz bu kitap için.
hakan ın bu kitabı 24 yaşındayken yazdığını biliyoruz. gençliğinin de etkisiyle kurgusal hatalar ve basitlikler çok olsa bile bu kitabı 34 yaşında yazsaydı aynı eser ortaya çıkmazdı kesinlikle.
kayra nın ''hiçbir şey yok'' ve kinyas ın ''herşey var'' mücadelesinde ben kayra yı daha çok sevmiştim nedense. aforizmalarla dolu olsada kişide iz bırakmamasına elbette imkan yok.
kitabın karamsarlığı, okuduğunuz süre boyunca sizi içine alır ve o karamsarlığa garip bir biçimde ihtiyacınız olduğunu hissedersiniz. kinyas ve kayra gibi alıp başınızı gitmek istersiniz. hatta, keşke kinyas ya da kayra siz olsaydınız değil mi? delice, kitabın hiç bitmemesini istersiniz. ve kitap biter.
''ben koştukça uzaklaşıyordu tepe. ben koştukça kovaladıkça kaçıyordu her şey. çıplak elle balık avlamaya benziyordu yaptığım. ağzımdan soluyordum. terliyim, koşuyordum. içimdeki bütün nefretle bugüne kadar yakalayamadığım her şey için koşuyordum. ellerimin arasından kayıp gitmiş her şey için. koşuyordum bütün dünyayı yakalamak için. her şeyi, herkesi.''
etkileyici daha bir kamyon söz vardır. enteresan olan şudur ki bu kitabın filmi hala neden çekilmez anlayabilmiş değilim. kayra için birol ünel mükemmel olurdu mesela.
bu arada, evet pizza saplantım hakan günday yüzünden. *