din

entry1167 galeri
    682.
  1. tarih boyunca yer alan tüm türevlerinde aynı konunun işlendiği olgu.

    tarih boyunca var olmuş tüm inanışlar arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır.
    bu benzerlikler, tüm dinlerin birbirlerinden türedikleri gibi bir sonuca ulaştırmak ile birlikte; tüm dinlerin tek bir temelde yer aldıklarını da düşündürebilir.

    tarihte yer alan ünlü efsanelerde, ''yaratılış'' konusu benzer şekilde tasvir edilmiştir.

    -- spoiler --

    gılgamış destanı: "ellerimi yıkadım. bir parça çamur koparıp, yazıya attım. ve bu yazıda kahraman engidu'yu yarattım."

    enuma-eliş destanı: ''bunun üzerine ben de ea'nın yardımını istedim. toprağı kingu'nun kanı ile yogurdum. ilk insan meydana getirdim.''

    çin efsanelerinden: "bunun üzerine tanrıça ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden snırlarına itti. ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."

    hesiodos destanı: ''bir parça toprak al, su ile karıştır dedim. içine insan sesi koy, insan gücü koy."

    yunan efsanelerinden: ''gözyaşlarım ile toprağı çamur haline getirdim ve yoğurdum. bir insan heykeli yaptım, sonra bu heykele ruh verdim!''

    tevrat: ''ve yerin toprağından adam'ı yaptı, onun burnuna hayat nefesini üfledi.''

    kuran-ı kerim: '' "and olsun ki biz insanı süzme çamurdan yarattık.''

    -- spoiler --

    bir sümer şiirinden bazı bölümler ve tevrat'dan alınma kısımlar ile karşılaştırılması:

    -- spoiler --

    "ben anlayışlı insandım, şimdi bana kimse değer vermiyor
    doğru sözüm yalana döndü
    hilenin adamı beni güney rüzgarı gibi sardı, ona iş yapmaya zorlandım.
    bana saygı duymayan, senin önünde beni utandırdı
    bana durmadan yeni üzüntüler verdin
    eve girdim ruh ağır, sokağa çıktım kalp sıkıntılı.
    cesur, dürüst çobanım bana kızdı, düşmanca baktı.
    düşmanı olmadığım çobanım bana fenalık aradı,
    yoldaşım doğru bir söz söyleyemedi bana,
    arkadaşım dürüst sözümü yalanladı.
    hilenin adamı bana tuzak kurdu,
    ve sen tanrım ona engel olmadın!
    ben bilgin, neden genç cahiller içine sokuldum?
    ben anlayışlı, neden bilgisizler arasında sayıldım?
    her yerde yiyecek var, şimdi benim aşım açlık,
    herkese paylar verilirken benim payım üzüntü oldu.
    tanrım önünde durmak istiyorum,
    iniltili sözlerimi söylemek istiyorum,
    acılarımı bildirmek istiyorum.
    tanrım gün ışıdı, benim günüm karanlık,
    gözyaşları, ağıt ve sıkıntı sardı beni.
    göz yaşlarımdan başka bir seçeneğim yokmuş gibi üzüntü kapladı beni.
    kötü kader eline aldı beni, çalıyor yaşam soluğumu,
    fena hastalıklar yakıyor bedenimi.
    tanrım, beni var eden babam, yüzünü kaldır,
    ne zamana kadar beni ihmal edecek, beni korumayacaksın?
    ne kadar zaman beni rehbersiz bırakacaksın?
    bir doğru söz söylüyor akıllı bilginler,
    'asla günahsız bir çocuk annesinden doğamaz,
    günahsız bir genç, en eski zamandan beri yoktu. "'
    bundan sonra mutlu sonuç şöyle:
    "insanın tanrısı onun acı gözyaşlarına ve ağlamalarına kulak verdi.
    genç adamın yalvarış ve yakarışları tanrısının kalbini yumuşattı.
    söylediği doğru sözü tanrısı kabul etti,
    adamın dua dolu tövbeli sözünü.
    tanrısı fenalıklardan elini çekti.
    kanatlarını geren hastalık cinlerini uzaklaştırdı.
    adamın üzüntüleri sevince döndü,
    tanrısı yanına koruyucu bir cin koydu,
    ona müşfik bir melek verdi. "

    -------------------------------------------------------------------------------------

    bap 63:15-16:
    "kardeşlerim hainlik ettiler, bir vadi gibi,
    akıp giden vadilerin yatağı. "
    bap 7:3:
    "miras olarak bana sefalet ayları verildi,
    pay olarak da meşakkat geceleri. ''
    bap 7:11:
    "ruhumun sıkıntısı ile söyleyeyim,
    canımın acılığı ile şekva edeyim. "
    bap 7:11:
    "niçin günahımı bağışlamaz,
    fesadımı gidermezsin?"
    bap 10:2:
    "allah! diyeyim, beni mahkum etme!
    niçin benimle çekişiyorsun bana bildir!"
    bap 13:1:
    "bana günahımı ve suçumu bildir,
    niçin yüzünü göstermiyorsun?"
    bap 13:23:
    "fesatlarım ve suçlarım ne kadar? bana günahımı ve suçumu bildir!"
    bap 16:6:
    "ağlamaktan yüzüm kızardı. "
    bap 19:2:
    "ne zamana kadar canımı üzecek,
    ve beni sözle ezeceksin?"
    bap 19:13: `
    "kardeşlerimi benden uzaklaştırdı
    ve tanıdıklarım bana bütün bütün yabancı oldular. "
    bap 19:14:
    "akrabalarım gelmez oldu,
    yakın dostlarım da beni unuttu. "
    bap 19:19:
    "hep sırdaşlarım benden ikrah ediyorlar,
    sevdiklerim de yüz çevirdiler. "
    bap 30:1:
    "yaşça benden küçük olanlar üzerime gülmekte!"
    bap 34:5:
    "hakkım varken yalancı sayılmaktayım. "
    bap 30:26:
    "ben ışık beklerken karanlık geldi,
    ruhum kırıldı, günlerim karardı. "
    bap 34:6:
    "hakkım varken yalancı sayılmaktayım. " .
    bap 42:
    şiirin sonu. eyüb allah'a söylüyor:
    "sen her şeyi yaparsın!
    anlamadığım şeyleri söyledim,
    benden üstün olanı bilmediğim, şaşılacak şeyleri
    niyaz ederim, dinle de ben söyleyeyim!
    sana sorayım da bana anlat!
    senin için kulaktan işitmiştim,
    şimdi ise seni gözlerim gördü.
    bundan ötürü kendimi hor görmekteyim,
    ve tozda külde tövbe etmekteyim. "

    -- spoiler --

    gılgamış destanı ve nuh tufanı arasındaki benzerlik:

    -- spoiler --

    "gılgamış, sana gizli bir şey açayım. tanrıların gizini söyleyeyim: şurippak (103), senin bildiğin bir kent, fırat'ın kıyısındadır. bu kent çok eskiden varken, tanrılar bu kentin yanındaydılar. tanrıların aklına bir tufan yapmak geldi. bunların babaları soylu anu, hükümdarları yiğit enlil, büyük vezirleri ninurta, su yolcuları ennagi ve bilge ea da onların toplantısında yer aldı. ea, tanrıların verdikleri kararı, kamıştan bir çite anlattı:
    "kamış çit, kamış çit! duvar, duvar! kamış çit dinle, duvar anımsa (104)! şurippaklı ubar-tutu'nun (105) oğlu (106), evi sök. bir gemi yap. serveti bırak. yaşamı ara! mülkten nefret et! canını kurtar! canlı yaratıkların her türünden geminin içine yükle. yapacağın geminin her yanı uyumlu bir ölçüde olsun. onun eni ve boyu bir ölçüde olsun. yağmura karşı onun her yanına bir çatı kur. "
    'küçük yavrular bile gemi için zift taşıyorlardı. güçlü erkekler gemiye yedek kereste getiriyorlardı. beşinci günde geminin kaburgasını oluşturdum. geminin temeli (omurgası) bir iku (108) genişliğindeydi. kenarları (küpeştesi) iki kez on kamış (109) yüksekliğindeydi. üst güvertesi de alt güverteye tümüyle eşitti. bunun da her yanı, iki kez on kamış uzunluğundaydı. bundan sonra geminin dış yüzünü (bordasını) hazırladım ve onları boyadım. gemiyi altı katlı yaptım. geminin alt ve üst güvertelerini yedi bölüme ayırdım, ambarını da dokuza böldüm. ortasına da su kazıkları çaktım (110). güzel kürek seçtim. ve geminin yedeklerini ambara koydum. eritmek için kazana 21600 . . . . . . zift döktüm (111). bunun yarısını saf zift olarak gemiye sakladım. tekneciler, gemiye 10800 şırlık (112) getirdiler. bunun üçte biri peksimet kızartmak için harcandı; üçte ikisini de gemici sakladı. işçilere çok sığır kestim. ve her gün koyun boğazladım. ustalara, ırmak suyu gibi bira, rakı, şırlık ve şarap akıtıldı. bunlar, nevruz bayramına benzer bir bayram kutladılar. ustayı yağlamak için kendi elimi de bulaştırdım. gemi yedinci günde tamam oldu. gemiyi kızaktan indirmek güç oldu. çünkü, geminin üçte ikisi suya girinceye dek, onu, kızak üzerinde aşağıdan ve yukarıdan itmek zorunluğu vardı.
    elime geçen her şeyi içine yükledim. elime geçen her gümüşü içine yükledim. elime geçen her altını içine yükledim.
    bütün soyumu, sopumu ve kavmimi gemiye bindirdim. yazının yabanıl, yazının evcil hayvanlarını ve bütün ustaları gemiye aldım. '
    'fırtına ve tufan, altı gün, yedi geceyi geçti. fırtına yurdu silip süpürüyordu. artık yedinci gün gelince tufan fırtınası savaşımı durdurdu. '
    'yedinci gün gelince, dışarı bir güvercin çıkarıp uçurdum. güvercin gitti, geldi. onca konacak bir yer belli olmayınca geri döndü. '

    -- spoiler --
    0 ...