Edebiyatımızda bu kadar çok acı, kan ve yara varken tentürdiyota yer verilmemesini anlamıyorum.
Dönen ve sallanan oyuncaklarla dolu parklar çocukların iyice başı dönsün de eve gelince hemen zıbarıp uyusunlar diye var.
Kırmızı bir araba istiyorum. Havalı olduğu için mi? Hayır. Dikkat çektiği için mi? Hayır, otoparkın üst katındaki çocuk sürekli pencerede domates yiyor.
Üç tekerlekli bisikletler için özel yol yapılsa Adidas sponsor olur mu?
Temizlik fedakârlık ister; mandalın fanilayı çimdiklemesi büyütülecek bir olay değil.
Rüzgar kelimesinde anın şapkası olabilemez.
Suratsız ile sabırsız balığa gitmiş. Sabırsız hiç balık tutamamış, suratsız hiç eğlenmemiş.
Usta şiiri: Öttüğünde kapının menteşesi. Kaçar gariban gönlümün neşesi. Yağladım gresle ve margarinle. Gebermedi gıcırtı aşüftesi. Usta bu artık gurur meselesi. Beynimi yidi uğursuz bestesi. Usta, usta geleceksen gel artık. Sayende oldum şair klişesi. Saat verdin ya çıkmadım eşikten. Erdim, geçilmiyor eğri kaşıktan. Kapı ruhumu emdi bre kalpsiz. Bedduam budur ölesin pişikten.
Her kadın çantası potansiyel bir yarıçaptır.
ingiliz anahtarı haykırmış: Yapılırj mu ulanj bu bana! E sen de kızın kafasını yarmasaydın demiş ispanyol meyhanesi.
Perspektif iki türlüdür: Çift kaçışlı ve tek kaçışlı dedi resim öğretmeni. Bir saniye, bunun arkadaşlar için uygun bir ders olduğunu sanmıyorum diye araya girdi cezaevi müdürü.
Kartal kalkınca dal sarkıyorsa kartalın ağırlığını (-) mi alıyoruz hocam?
Mağara mühendisliği diye bir bölüm olsaydı üç senede bitebilirdi. Sarkıtlar, Dikitler ve Yarasalar. (YÖK üç seneye izin vermezse Yarasalar II.)
Dün gece sen uyurken ismini fısıldadım ve hayvanların korkunç öykülerini anlattım dedi Ali Baba.
Beyin kıvrımlarının resmine bakınca katlanmış balonlar görüyorum. Vakit bu yüzden değerli.
Beş ortalı defterin son, kötü sol açığın kaval ortasıyım dedi Aleksi Pavloviç. Ne bir harfe ne gole nasip olurum.*
***