hayatımı önüne serdiğim, sereceğim yazar.
biz, başından beri türlü engellerle boğuştuk.
o, öyle güzel yürekliydi ki; canı sandığı, en yakını saydığı insanların sözüne kandı.
anne, baba, evladına kıyabilir miydi ki?
kıyamaz sandı.
ama; onların bilmedikleri, gözden kaçırdıkları bir nokta vardı.
biz; varsa ucunda kavuşmak, ölebilirdik birbirimiz için.
ucundan döndük ecelin.
tüm bu olanlar, bizi biraz daha birbirimize kattı.
bu; bir zaferse, "o" benim.
başaramayacaklar.
ve sen sevdiğim,
şunu bil;
allah şahidim olsun ki, senin her şeyin olacağım.
sözde değil, özde.
yeter ki sen artık yorulma,
yeter ki o güzel gözlerinden bir damla yaş daha düşmesin.
yeter ki artık biraz dur, dinlen.
dön limanına!
değil anne baban,
tabir-i caizse, feriştahı gelse karşısındayım.
daha yağmurlarda ıslanmadık,
daha kollarındayken zil zurna sarhoş bir şekilde, sokakta bağıra çağıra şarkı söylemedim.
daha keşfetmediğimiz onlarca yer var.
bizim, daha burada saymaya sayfaların yetmeyeceği, yapmamız gereken tonlarca şey var.
dön evine!
senin ait olduğun yer, benim yanım.
ben de burada nefes alamıyorum çünkü, gönlü güzelim...