türkiye'de yakın tarihin gördüğü en kanlı dönemdir. ve şiddeti uygulayan otorite bunu rahatlıkla ve meşru bir biçimde savunabilmiştir. müthiş bir işkence ve bu işkencelerde ölenlerin ifade edilemeyecek derecede çok olması, sonrasında hapishanelerde yaşananlar bile gençlik üzerindeki etkisinden daha vurucudur. 12 eylül'ün işkencehanelerinden geçirilen herhangi bir sosyalist daha sonra toplum hayatından da izole edilerek zaten ölüme mahkum ediliyordu. bu durumdaki bir insan yeniden hayata döndüğünde içinde öfkeden ve intikamdan başka bir duygu olamazdı. sadece bu bile 1980 sonrası gençliğin çapraşıklığının tohumudur.
darbe sonrası dönemin siyasetçilerinden turgut sunalp, nokta dergisine verdiği bir röportajda, işkencehanelerle ilgili bir soruya:
-taş gibi komünist kızlarımız dururken, niye delikanlı komünistlere cop sokulsun?
diyerek, yeni dönemin ne kadar absürd bir mantık üzerinde şekilleneceğini söylüyormuş da kimse farkında değilmiş.