insanın yükseldikten sonra kendini bir bok sanması olayına daha küçükken başlamıştım.
eve sürekli takdir belgesi getiren benim popom göklere çıkıyordu. öyle ki, mezun olmadan önceki son dönem "takdir almayanlar eve hangi yüzle gidiyor acaba? teşekkür bile affedilebilir bir şey değilken takdir götüremeyen biri milletin suratına nasıl bakıyor? ben intihar ederdim!" derdim. karne günü geldiğinde ise yıkılmıştım. öğretmen "maalesef bu dönem teşekkür belgesi alıyorsun." diyince kalakalmıştım öylece...
sonra büyüdüm, üniversite sınavına girdim. dershaneye filan gitmeden ve sistem değişmesine ve hiç bilgim olmamasına rağmen yüksek bir puan almıştım ama bana göre yine azdı. neyse, kardeşimle tartışmıştık tercih öncesi. inşaatta çalışıyordum, işçilik yapıyordum. tartışırken bana "sen amelesin, karışma!" dedi. o da garsonluk yapıyordu, okumuyordu ve ben de ona "en azından ben geçici ameleyim. okuyacağım, senin gibi milletin sümüklü mendillerini toplamayacağım ömür boyu!" dedim ama amacım sadece bana ne hissettirdiğini anlaması için bu cümleleri kullanmştım, gerçek düşüncelerim değildi. sonra tercih yaptım ve sonuçlar açıklanmıştı. internet kafeye gittim ve siteye girdim. site açılmadı bende, facebook'a girdim. bakıyorum herkes "xx üni-yy bölümü" tarzında durumlar güncellemişti. ben de girdims onunda ve baktım, "hiçbir yere yerleşemedi" yazısını gördüm. hemen kötü oldum elbette ve "belki yoğunluktandır" diyip tekrar tekrar, defalarca girdim aynı yazıyı gördüm, yolda ağlayarak eve döndüm. evde ben mi yemeği yiyorum, yemek mi beni yiyor, hiç anlamadım bir sene boyunca...
şimdi "ne alaka o olayla?" diyebilirsiniz. ama niyetim farklı olsa da belki de kardeşimin o sözlerimden dolayı canının yanmasına neden oldum, allah bana küçümsemenin ne olduğunu göstermişti her ne kadar amacım o olmasa da...