M ü n a s i p her gece ağlıyor bekâr odasında. Neden diyor, Neden sadece küfürlü içeriklerin karakter oyuncusu oldum ben? Hiç değilse ara sıra dolmuşlarda m ü s a i t in yerine çağırılamaz mıyım?
Oradan dönmek yasaktı dedi trafik polisi. Zararın neresinden dönersek kâr değil mi? dedim. Üfle dedi. Bir Do alayım dedim.
Sezon sonu ürünlerde %50 indirim var ama istikrar ve demokrasimize zarar gelmesin diye evden çıkmıyorum.
Güzellik, tokluk gibidir dedi kuaför Jorje. Geçici olabilir ama asla bir kereye mahsus değil.
Herhangi bir şeyden muzdarip olduğumuzda oralarda bir yerde muz olması da tesellidir.
Dondurma külahlarını çok sayıda üstüste dizince yamuluyordu. Söylesenize, ciddiyetini nasıl anlayacaktık biz düzgün gitmeyen şeylerin?
Bulaşık makinesi tableti de verelim, kampanyada sadece beş lira dedi kasiyer Aslı. Peki. Birgün bulaşık makinesi de alacağım, söz dedi Kerem.
Yankısızlık Şiiri: Hızlı hızlı pirinç ayıklıyordum. Acelem vardı, memurlar paydos etmişti ve içeride çocuk uyuyordu. Zili bekliyordum ve pirinç ayıklıyordum. içeride çocuk kanun çalıyordu. Pilav yaptım. Tek başıma yedim. Önce doydum sonra mı öldüm? Unuttum.
Büyük düşünemedim; çayımı süzdüm, süzgecimi astım dedi Aleksi Pavloviç. Mesela, paslı bir gazoz açacağıyım en alt çekmecenin en arkasında. Ama güzel günler de gördüm. Sonra hafif bir buruşmayla çok uzun sustu, sandım ki içerisinde hiç uzanamayacağı bir yer kaşınıyor. Ben yatmaya gidiyorum diye kalktı. Rüyalarımdan istediğin bir şey var mı?*