sistem eleştirilerinden ziyade daha çok kaliteli bir yaşama dikkat çekmeye çalışan film. fıght club ta konu edilen sıkıntılar aslında bu filmde de var ama bu filmi benim için özel kılan başta öylesine film diye başladım bir kere sonra başı sıkıcı diye kapattım sonra tekrar denk geldim filme ve konuyu okuma zahmetinde bulununca anladım ki birileri benim hayalimi yaşıyor hatta filmi yapılmış. gereksiz bir tüketim yarışından, uzun vadeli hırslardan sıyrılıp sadece bugün ne yiyeceğim acaba diye düşünmek, kendi avladığın bir hayvanı yemek, ağaçların, su kaynaklarının arasında bende özgürüm artık diyebilmek kaliteli yaşamaktır. filmde bir elma sahnesi vardı yediğim en güzel elma diyordu bilmiyorum hiç ağaçtan elmayı alıp direk yediniz mi bunca yıldır elma sevmeyen insanım ağaçta elma kalmayana kadar topladım evdekilere ayırdığım elmaları yolda yedim. neyse hepimizin bir hikayesi ve devam ediyor ben kendi hikayemi evinde viski içen bir bağkur emeklisi olarak bitirmek istemiyorum. şiirlerini kimsenin okumadığı sadece olmak istediği yerde olan bir şair olar ölmek istiyorum. avusturalyada bir doğa parkı mı olur ya da afrika kıtasının en kenarda köşede kalan yerlerinde mi bilemem ama taş duvarlar içinde ki samimiyetsiz ve satılık insanların olmadığı bir yerde kaliteli bir yaşamın varlığına inanıyorum.