raskolnikov uzun bir süre hastahanede yattı. iyileştiği zaman ateşli anlarında gördüğü rüyaları hatırladı. avrupa'ya asya'nın derinliklerinden gelen, garip ve görülmedik bir veba salgınının bütün dünyayı tehdit etmekte olduğunu görümüştü. bir kaç mutlu kişiden başka herkes mahvolacaktı.
bu yeni tür mikroplar insanların hayatını tehdit ediyorlardı. ama onlar, zeka ve iradeye göre yayılmaktaydılar. onların hücumuna uğrayanlar hemen deliriyordu. ama insanlar hiçbir zaman, kendilerini bu hastalığa tutulanların hissettikleri kadar, öylesine akıllı, doğrulukta bu derece sarsılmaz hissetmemişlerdi. hepsi de kendilerini son derece aklı başında ve iradesine hakim sanıyordu. bu çok acı bir şeydi.
her biri yeni bilimsel ve ahlaki buluşların peşine düşüyordu. kasabalar, şehirler, insanlar bu hastalığın etkisiyle delirmişti. herkes büyük bir heyecan içinde olduğundan, kimse birbirini anlamıyordu. her biri gerçeği kendisinin bildiğini sanarak, diğerlerinin yaptıklarını delilik sayıyor, onlara engel olmadığı için saçını başını yolup göğsünü yumrukluyordu.
kimi, nasıl yargılayacaklarını bilmiyorlardı. neyin iyi, neyin kötü olduğunda anlaşamıyorlardı. kimi mahkum etmek, kimi beraat ettirmek gerektiğini bilmiyorlardı.
insanlar anlamsız bir öfke içinde birbirlerini öldürüyorlardı. birbirlerine karşı ordular kuruyor, ama daha ordular yola çıkmadan insanlar birbirlerine giriyorlardı. yüzlerce, binlerce, milyonlarca insan sebepsiz yere ölüp gidiyordu. insanlar sanki büyük bir düşmandan kaçıyorlardı, ama bu düşmanın ne olduğu, nereden gelip nereye gittiği kimse tarafından bilinmiyordu.
en basit bir ticaret bile yapılamaz olmuştu. çünkü kimse eski kurallara dikkat etmiyordu. tarım da terk edilmişti. insanlar toplanıp gruplar meydana getiriyorlar, bir karara varıyorlar, bu kararı uygulayacaklarına düşmanlığa başlıyorlardı.
birbirlerine küfür ediyor, dövüşüyor, sonunda birbirlerini öldürüyorlardı. her şey ve herkes mahvolmak tehlikesi ile karşı karşıyaydı. hastalık gittikçe yayılıyordu. bütün dünyada yalnızca bir kaç kişi kurtulabilmişti. bunlar, yeni bir insan kuşağı meydana getirmek, yeni bir yaşayış kurmak, yeryüzünü yenileştirmek ve temizlemekle görevlendirilmiş, temiz, seçkin kişilerdi.
ama hiç kimse hiçbir yerde bu adamları görmemiş, hiç kimse onların sözlerini ve seslerini duymamıştı...