sözlükteki yazarların küçük düşündüğünü ve sorunun yanlış yerinden çekiştirdiğini görüyoruz.
herkes kafayı özgürlük olgusuna takmış durumda. özgürlük denilen şey toplum sağlığını hiçe sayamaz. toplumcu mantık penceresinde olaya bakabilenler yok denecek kadar az. çemkirmeden somut sözler söylemek gerekiyor.
bir kere bu kıyafetin nereden geldiğine dikkat çekmek istiyorum. kara çarşafın çok eski zamanlarda ortodoks kadınlarının ve bazı söylemlere göre yahudi kadınlarının da giydiği araştırmalara göre söylenmektedir. ülkemizde ise bir araştırmaya göre diyarbakırda hristiyan kadınların üzerinde görüldüğü söylenir, başka bir araştırmaya göre tanzimat zamanında irandan geçtiği söylenir. ayrıca peygamber efendimiz zamanında da böyle bir kıyafet yoktur.
gelelim kültürel yanına. kara çarşafın türk kültürünün bir parçasının olmadığı herkesin malumudur. türk kadınlarının bu kıyafeti giymesi de doğasına aykırıdır ve anormaldir. bir kurdun tilki postuna bürünmesi gibi.
gelelim toplumsal yanına. bir kafa diyor ki özgürce giyebilir, diğer bir kafa ise şeriat geliyor derken mini eteğe karşı çıkanlara özgürlük nidalarıyla çemkirir. bu iki fikir de bozuk fikirdir. nedeni de çok basit: "bu ülkede milli eğitim diye bir şey kalmadı". dolayısıyla millet başkalarının doğasına göre hareket ediyor. diyeceğim şu ki bireylerin özgürlüğü toplum sağlığını, düzenini tehdit edemez! bu olay toplumsal bir sorun olduğu için olaya bireysel açıdan bakanların sonuna kadar haksız olduklarını artık anlamaları gerekir. korkmasınlar, hatasız kul olmaz. benim de hatalarım var ama farkındayım ve hatalarımı körüklemiyorum.
kara çarşaf kadına hakarettir ve kadını erkekten daha aşağı bir pozisyona iter. bu kadar abartmak yerine kuranda da yazılan şekilde vücuda yapışmayan ve bazı yerleri belli etmeyen kıyafetler tercih edilmelidir. bu tür kıyafetler zaten bizim kültürümüzde bolca bulunur ve kadına da saygınlığını iade eder.
tabi bu söylenenler erkekler için de geçerlidir. erkeklerin de giyim adabı bellidir. tabi kültürü içinde giyinmesi de en iyisidir.