kendisi için "yana ve geri oynuyor" diyen renk körlerini göstermiş olan kaliteli futbolcu ve düzgün bir insandır.
aklımda yer edişi; harika frikikleri(son iki sezondur takımda bu konuda bir ayarsızlık var, her duran topta 5 kişi geçiyor topun ardına), harika dikine ve derinlemesine attığı pasları, isabetli ve akli çekilmiş şutlarıdır. ek olarak bir de akşam saat 10'da sevgilisi ile karıştığı bir trafik kazası sonrası basın mensuplarına "n'olur bu görüntüleri yayınlamayın, bitirirsiniz beni" deyişi vardır.
yukarıda bahsettiğimiz şeyleri bir araya getirdiğimizde de "selçuk inan kimdir, nedir" sorusunun cevabını veriyor olsa gerek.
dünkü maçla ilgili olarak kendisine neredeyse tek kelime edemeyeceğim. hatta kötü oynadığı hiç bir maç için kendisine en ufak bir eleştiri getiremeyeceğim ben bu adamın. kaldı ki 1 maç için bunu yapanların niyetini de biliyoruz öteden beri "katil emre" diye bağırıp da şimdi "kaptan" derler falan...
dünkü maç mı diyorduk? ben söyleyeyim yüz milyonluk bir adamın şut çekip de neredeyse köşe gönderini isabetlediğini de gördüm aynı maçta ben. peki sadece buna dayanarak diyebilir miyim "bunu sabri de yapar" diye? eğer amcık ağızlı, görme özürlü ve futbol cahili olsaydım burada bile yazardım gidip de bale adlı adamın başlığına. ama yapmıyorum, seviyorum zira futbol adlı oyunu.
şimdi, benim diyeceğim o ki "futbolu seviyorum" diyen adamın selçuk inan yapısında bir futbolcuyu "öldürme" çabası vermesi sadece komik duruma düşürür eylem sahibini fazlası değil.
dünkü maç mı diyorduk? "defans yapamayan" bir takımın "defansı düşünerek" oynaması halinde nasıl da ebesi sikilir bunu göstermiştir. ilk yarıda golün öncesinde oyunu kendi alanında kabul edene kadar da "iyi" futbol oynanmıştır. sonrası mı? sonrasında sahada futbol oynayan bir takım ve "ne işimiz var burada" diye düşünen diğer takım karşılaşmıştır.
çöplükte "pis" olduğunu söyleyerek bir adama kızılmaz güzel kardeşim.
