her ülkede olduğu gibi bulunduğu ülkenin uydurma kahramanlık hikayelerine inanmıştır. görüş hiç farketmez. her görüşün, devleti ve ya başarılmak istenen amacı sevdirmek adına kişiler ve olaylar üzerinden uydurduğu ya da olan bir şeyi yeniden kurgulayarak, ufak değişikliklerle insan önüne sunduğu tutamaçlar vardır. evet tutamaç, insanlar bunlarla hayata tutunurlar, yaşamlarına anlam katarlar. burda önemli olan hikayelere ya da gerçeklerse bile ki kestirmesi çok zordur, bunlara hastalık derecesinde bağlanıp kalmamaktır. mevzu bunlardan günümüz insanlığına faydası olacak fikirler çıkartmak ya da olan fikirleri insanlık adına kullanmaktır. kendi tarihimizden örnek verecek olursak belki de seyit on başı hiç olmamıştır. kürşat da aynı şekil ve belki de söz konusu mekan bir saray değil de handır. olayın gerçek olduğunu varsayarsak mantıksal olarak olayın bir sarayda geçmesi imkansıza yakındır. ama türkler için imkansız yoktur öyle değil mi? böyle gaz şeylere kanmayalım kardeşlerim. orda bi kahramanlık gösterebilmişte olabilir ama olayı olduğu gibi anlatırsan kimseyi çekemezsin. tekrara giriyorum ama bize duşen bunlara pek takılı kalmamak. çünkü aksi, geçmişe takılıp kalan sürekli geçmişten bahseden, eskiden böyleydi diyen hastalıklı tipler üretiyor. olayları doğru anlasa bile faşistliğe bürünüyor kişi. olaylardan doğru çıkarımlarda bulunup vatan, millet, islamiyet ve tüm insanlık için çalışalım. devlet için ölmekmiş. hangi devletin bekası. x görüşün yaratmaya çalıştığımı yoksa y görüşün mü. aslolan insan devlet bize hizmetkar. ah muhsin Ünlü'nün dizelerinde ufak değişiklik yaparak yazımı bitirmek istiyorum. allah devletin bekasının da belasını versin murattininde. not: marlboro boğazımı yakıyor da.