yüzüne bakamıyorum artık
nerelerde gizleniyorsun
yitti bulutların ardında ev
ve görünmez oldun küçük pencereden
hani bana baktığın.
dön geri, halim ne olacak
yalnız bırakıyorsun beni, korkuyorum.
o birlikte yürüdüğümüz zamanları an
sokaklarda yürürdük evlerin arasında
ve yolda, taflanların ortasında
rüzgar bizi dilsiz kılardı bazen
şarkı söylerdin güneşin altında
ve neşelendirirdi bizi kar
yalnızım gözlerimi ovuşturuyorum,
ve ağlayacağım haniyse
şu ışığa doğru yürümek gerek gölgede
alın size koskoca bir hikaye..
küçücük şeyler de olmasa nasıl da yalın ve düzgün şeydir yaşam!
her şeye karşın varılacak o ışığa doğru giderken
acele etme hiç
kim o üfleyen
kim üfleyecek, ulaştığımda oraya
ama cesaretim yok artık tek başıma ilerlemeye
derken uykuya dalıyorum
belki de sonsuza değin
doğduğum o yatakta
yaşamla ilgili bir şeycik bilmiyorum artık
unuttum tüm dostlarımı
yakınlarımı ve birkaç metresi
uyudum kışın ve yazın
ve yoktu uykumda tembellik
ama çağırıyorsun beni ve senin için
kalkmam gerekecek
gitti gider o güzel günler
sarmaş dolaş uyuduğumuzda kısalıveren
o uzun geceler
iç karartıcı ve sağır bir sesle uyanıyorum
insana ait olmadığı belli bu sesin.
yürümem gerekiyor ve sürüklüyorum seni de
berbat bir trampet gürültüsüyle
gülüyor herkes çektiklerime
yürümek gerek bir gün daha
bir türlü bitmeyen görevle
gelsin şu cellat, çağırsın seni
bu akşam o güzelim günler sona erdi
boğuk bir ses çağırıyor seni
senin için soğudu artık toprak
uzaktan görüyorum tekrar yüzünü
bulamıyorum ama yeniden
ben geçtiğimde kaybolurken
kapanan pencereden
yürüyemeyeceğiz artık birlikte
pierre reverdy