bir tanesi var bende. yilin ilk dersine girdiginde farketmistim onu. farkedilmeyecek gibi de degildi. hocanin sordugu her soruya romanlardan siirlerden eski kelimelerden ornekler vererek yanit veriyordu. o zamanlar biyigi yoktu henuz. uzun saclari, pejmurde giyim tarzi, elinde narince tuttugu cantasi ile sanki 20. yy in baslarinda yasamis ingiliz bir sair edasi vardi. dersin sonunda tanismak icin atilim yaptim yalniz ders saatlerimiz birbirini tutmadigi icin basarili olamadim. ancak koymustum kafama. bu adamla tanisacaktim.
aradan haftalar gecti. onlarca yeni insanla tanistim degisik degisik karakterler girdi hayatima. bir gun geldi bir duvarin onunde arkadaslarla olum hakkinda konusmaya baslamistik. o da vardi yanimizda. soyledigim bir sozle ilgisini cekmeyi basarmistim. "insanin kendi olumunu yaratmasi tanriya kafa tutmasi...iste ozgurluk bu. cogumuzun cesareti yok" sozuyle bakislarini bana cevirmesi bir olmustu. bu konu hakkinda konustuk konustuk. ancak hala isimlerimizi bilmiyorduk. ikimiz de farkli yonlere ilerlemeye basladik sirtimizi birbirimize donup.
bir gun tekrardan gunluk telaslarin oldugu, derse yetisme kaygisiyla kosusturan insanlari izliyordum fakultenin onundeki bir bankta. yanima oturdu ve bir sigara uzatti. sizli bizli konusmustuk o gunden once. siz deyince kizdi bana. ismini soyledi ve ben de ismimi soyledim tanismis olduk boylece.
sonrasinda derin bir dostluk kurduk pejmurde arkadasimla. onu tanidikca bilgisine, siirselligine, hayati bir bahar tadinda yasayisina. sevgilerini icine sigdiramayisina, sevmeye doyamayisina hayran kaldim. icindeki ogrenme askina, hep guler yuzlu olusuna, ici ne kadar aciyla kivransa da devamli umursamaz davranislarina. bu adam yeri geldi abim oldu yeri geldi dostum oldu yeri geldi hocam oldu. cok sey ogrendim ben ondan. daha da onemlisi insanligin ne oldugunu ogrendim.