sezonlar boyu takip edip, bir taraftan bitmesin istediğim, diğer taraftan da bir nihayete ermeden huzur bulamayacağım dizidir. hayatımda kapladığı yer itibariyle çok sağlam bir kritik yazısını hak ediyor, ama ahdım var dizi bitmeden tamamı hakkında yorum yapmak istemiyorum.
ha, şunu söylemeliyim. 45 dakika sürüp de izlerken zaman kavramını kaybettiren, saatler boyu sürüyormuş gibi zihinde yer eden başka bir diziye rastlamadım. diğer taraftan, sekiz koca sezonda belleklerde yer eden birtakım karakterlerin diziden ayrılmasından ötürü de bir burukluk yok değil. bu anlamda arthur mitchell, isaak sirko ve travis marshall gibi karakterleri tekrar görme şansımın olmasının yeni bölümlerin olmasına tercih ederdim diye düşünüyorum.
neyse, 8. sezon 9. bölümü beklerken bazı öngörülerde bulunup daha sonra tekrar gelip bunun üzerinen yorum yapmak istiyorum. bu sezonki gizemli beyin cerrahı işinin altında masuka'nın kızının olabileceğini düşünüyorum. Belki birz tuhaf ama, malum o ortalıkta olduğundan beri olaylar tamamen karışmış durumda. diğer taraftan da gel git yaşatan dr. vogel meselesi var ki; oyun kurucunun vogel olup da niki nin de onun ortağı olduğu gibi bir sonuç çıkabileceği muhtemel. ha, şayet başka bir arkadaşın ortaya attığı farklı bir teori de, miami metro nun başından beri herşeyin bilincinde olması ki, bu da çok uzak ihtimal gibi gelmiyor. adeta kendi yaşamının tanrısı olan dexter ın iplerinin taa en başından beri matthews un ellerinde olduğu gibi bir çözümleme de hiç sürpriz değil sanki.
ama her seferinde bu dizi senaristleri bizi ters köşeye yatırdığı için, merakla bekleyeceğiz mecbur.