zamanın, zaman kavramının ve dahi nice tantananın (tanrı/allah dahil) "sonsuz" diye etiketlendiği yegane alem insan aklıdır. fiziki, bilinen, ölçülen vs. evrende sonsuz diye bir hadise yoktur. peki biz niye uydurduk bu sonsuz kavramını -fizik olsun manevi olsun farketmez-? tek kelime ile: bilmemekten.
fizikçilerin bazı formülleri sonsuz çıkar, mesela karadeliklerin merkezinde olan hadiseleri anlamak için ortaya konan formüller gibi. fizikçi için bunun manası henüz bu konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olunmadığı ve/veya bir yerde bir hata yapıldığıdır. mesela newton fiziği için zaman ve mekan sonsuzdu, daha doğrusu newton'un formülleri zamanın ve mekanın sonluluğu dikkate alınmadan geliştirildi. işe yarar mı, hem de ne biçim, hala o formüllerle uzaya birşeyler gönderiliyor. evreni bir bütün olarak açıklar mı? hayır. bu nedenle einstein çıkıp başka formül ve kavramlar oluşturdu, yine aynı nedenle bugün de daha başka formül, yani bakış açılarına ihtiyaç var.
mesela içerisinde bulunduğumuz evren iki farklı fizik aleminin birbiriyle çarpışması, her ikisinin birleşmesiyle meydana gelen bir sentez olamaz mı? olabilir de, olamaz da; bu doğrultuda ya da bunun aksine hiçbir veri, işaret, iz, vs. yok, kısaca "bil-mi-yo-ruz". gelgelelim sallamak serbest ve bazen de gerekli, nihayetinde bilmiyoruz ve bilmediğimizi algılamaya çalışıyoruz; ne modeller geldi geçti, hepsi de açıklayabilme güçleri dahilinde varoldular, bu güç yoksa doğru fikir çöplüğüne.
şimdi din kafaların anlamamakta israr ettiği bir husus var: şu gün hakim olan ne kadar evren oluşum teorisi, hatta canlı hayatın ortaya çıkışına dair evrim teorisi vs. varsa on sene, elli sene ya da bir asır sonra kullanılamaz hale gelebilir. bilim bile demeyelim, genel olarak insanlık tarihi benzeri örneklerle doludur. aynı şekilde, yüzlerce sene sapasağlam duran teoriler de mevcut, mesela maxwell'in elektromanyetik kanunları kullanış kudretlerini biraz zor kaybederler. bunların hepsi ihtimal dahilindedir. birşey hariç: şimdiki açıklama güçleri gelecekte ne olursa olsun, doğanın çalışma prensipleri ve kaynakları hakkında kimse "aaa bu formül yanlışmış, acaba dinler doğru mu söylüyor, herşey birdenbire akıllı bir yaratıcı tarafından pat diye mi yaratıldı?" diye bir fikre kapılmayacak. neden? çünkü bu rahatlığın ve keyfiliğin konuyu açıklama adına hiçbir gücü yok. "allah ol dedi oldu" formüle bak: bu kafa bulabilir miydi atomu, dna'yı, quantum'u vs. bulamadı da zaten. merak yok ki, insanlığa ve insan aklına komple hakaret, eli ve zihniyeti kadınların kızların donlarının içinde, çünkü oradan anlayacak evreni. aslında anlamak diye bir derdi de yok...
gezegende suyu yüksekten boca etsen herzaman yere doğru yönelir, buharlaşma olmadığı sürece havaya uçmaz. din kafa der ki, "bu allah'ın hikmetidir, hadi becerebiliyorsan sen dök suyu havaya yükselsin". yerçekimi falan derseniz "ee onu da allah yarattı zaten". ancak aynı meydan okuma ile karşılaşsa, mesela desek ki "hadi senin allah'ın suyu havaya yükseltsin" o zaman da lafı dönüp dolaştırıp kıyamete getirir. bu bize doğanın işleyiş mekanizmaları adına ne anlatır? hiçbir şey: hem de sonsuza kadar...