günlerdir evdeyim, bırak dışarı çıkmayı günlerdir bakkala bile gitmiyorum. çağıranlar var ama benim de bahanelerim var. hava sıcak hem canım da istemiyor. çok bıkkınım çok bezginim.
ygs sınavına geç kaldım, bu yüzden ilk 15 dakika boyunca ağladım. sınavda sürem yetmedi, sınavdan sonra ağladım. istediğim gibi cevaplayamadım hiç bir soruyu ona ağladım matematik bölümünü son 15 dakikada çözdüm ona ağladım, sonuçlara ağladım. sınavdan önce dedem vefat etmişti, ona ağladım. çok ağladım. yani hayatımda bu kadar ağlamamışımdır, yıllık göz yaşlarımı döktüm şu son 4 ayda.
bu aralar çok korkak oldum, kendi gölgemden korkar oldum. her korktuğumda da ağlıyorum ya ben noluyorum ya şu an bunu yazarken bile ağlıyorum.
pembe renginden nefret ediyorum ama asla giymem diye kuralım yok. kırmızı'yı çok severim. araba alırsam da kesinlikle kırmızı olmalı. kırmızı'yı niye bu kadar çok sevdiğimi sorduklarında ''boğa burcuyum hehe'' diyorum çok komik mk(!) kendim bile gülmüyorum buna.
dün gece rüyamda otobüsle bir yere gidiyodum yanımda kimse yoktu. koca otobüste tek başınaydım şoför bile yoktu otobüs otomatikmiş. hayatım o otobüs gibi, kendimi çok yalnız hissediyorum, gidiyorum ama nereye?
günde 4 saatten fazla uyursam daha fazla uykum oluyor. az uyuduğumda daha zinde oluyorum.
en yakın arkadaşım myo makine bölümünü kazandı. iyi tamam, güzel de. ne bu hava anlamıyorum, dışardan dinleyem biri hacettepe tıp kazandı diyebilir o derece.
twitter'da bir arkadaşım uludağ video paylaşmış. kesinlikle burda yazar. ama nickini bilmiyorum.
saçlarımı açık kumral'a boyamak istiyorum ama yakışır mı yakışmaz mı bilmiyorum. aslında kendi saç rengim açık kumral ama ne biliyim kararsız kaldım.
bu yazıyı kimse okumucak biliyorum ama yazmak istiyorum, yazarsam rahatlarım çünkü aklıma geldikçe yazıyorum. aslında buraya uzun uzun yazılar yazmak istiyorum ama kimse okumaz diye yazmaktan vazgeçiyorum emeklerime yazık hem zaten mobilden gire gire klavyeyi unutmuşum. iki saatte anca yazıyorum ilk defa bilgisayar görmüş gibiyim.
ha bir de, bi şarkı var ''kış masalım'' diye onu dinleyin çok güzel. bu aralar arabesk oldum iyice. ara sıra passenger, ladyhawke, tatu, the fray... dinliyorum. kimsenin bilmediği eski şarkı gruplarını dinlemeyi daha çok seviyorum mesela dün tatu'yu keşfettim. bir de bir şarkı daha var ''you could be happy'' diye o da çok güzel. onu da dinleyin.
+
benden size gelsin...
twitter'daki takipçi sayısı, facebook'taki beğeni sayısı, burdaki takipçi ve artı eksi oy sayısını hiç umursamıyorum. bir de neredeyse kimseye eksi oy vermiyorum galiba o seri artıcı melek benim. eksi verdiğim kişiler de genelde troll başlıklar oluyor ya da dini değerlere ya da birilerine hakaret eden entryler...
sanırım bu kadar aklıma bir şey gelmiyor artık...
bir de eğer buraya kadar okuduysanız, teşekkür ederim. *