franz kafka nın yaptığı şey edebiyat değildir aslında. edebiyat üstü bi durumdur.
klasik tarzdaki hikayeler basit mantıktadır gerçekçiliği yüksektir onların. sadece okunurlar ve biterler geride altı çizili üç beş aforizma ya da bir kaç etkili metafor dışında hiç bir şey kalmaz. oysa bir kafka hikayesi bittiği zaman aklınızdan çok duygularınızda bir şeyler kalır. fantastik bir büyüsü, garip bir tadı vardır onun öykülerinin. vay be dersiniz. yuh be dersiniz hadi be dersiniz ama bir duygusal tepki verirsiniz. onu diğerlerinden ayıran en büyük fark da budur kanımca. duygusal tadı...
bir de en etkileyici özelliklerinden biri zamansızlıktır kafka nın. yani hikayeye belli bir zaman veremezsiniz çoğu zaman. bir bakarsınız hikaye eski bir mitolojik anlatı tadında başlar sonra bir bakmışsınız araya kanepe, ya da lamba gibi bir ögeyi sıkıştırır. afallayıp kalırsınız o dönemde lamba icat olmuş muydu diye. halbuki en başından beri o lamba döneminde geçmektedir hikaye.