aşk insanın kendinde kontrol edemediği üç duygudan birisidir. Bu yüzden aşık olamamak diye bir durum söz konusu olamaz. Zira bu bir tercih değildir. Kişi hormonsal anlamda sağlıklıysa, kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Ancak insan bunu zorlaştırabilir. Bu mümkündür.
Şöyle ki,
"hislerinizi" "beklentilerinizle ve ritüellerinizle" boğarsanız, duygularınızı nefessiz bırakmış olursunuz.
bir erkek için konuşacak olursak,
örneğin kişi kendi kendine, "boyu boyuma uygun bir kız" diye durmaksızın tekrarlarsa,
kişi duygularının önüne boy şartını dikmiş olur farketmeden.
Bu koşul Sürekli zihinde tekrarlanınca da artık aşk kalıba dökülmüş olur. Kişinin algısı çevresindeki bütün kızları boy değerlendirmesine alır ve uygun olmayanları/şartı sağlamayanları otomatik olarak eler.
ya da kişi kendi içinde/hayal dünyasında mavi gözlü sarışın bir kız ideası yaratabilir ve bunu kendi kendine tekrarlaya tekrarlaya bir gün mutlaka bulacağına inandırabilir kendisini. Böylece zihin duyguları örterek bastırır ve karşısına çıkan herkesi bu kalıba uyuyor mu diye değerlendirir.
Kızlar içinse en büyük sıkıntı, kişinin kendi içinde yarattığı ve kutsadığı "aşık olma ritüellerinden" doğar. Kişi yıllar içinde durmaksızın kendine "katıldığım toplantılarda biriyle tanışsam ne güzel olur" diye tekrarlarsa, artık duygusal bilinci toplantılar dışında çalışmamaya, toplantılar esnasında da üst düzey çalışmaya başlar. Böylece aşık olma durumu sınırlandırılmış/çerçevelendirilmiş olur.
E haliyle bir insanın aklındaki, hayalindeki birebir kişilikle karşılaşması onlarca yıl alabileceği gibi, hiç mümkün de olmayabilir. Düşük bir ihtimaldir zira.
diğer yandan, Elbette ki seçici olmak lazım gelir.
ancak bilgisayar toplattırmadığımızın da bilincinde olmak gerekir.
-ki neticede biz de mükemmel insanlar değiliz.
salt iyi ve salt kötü yoktur.
iyilikleri kötülüklerine üstüne gelen kişilere iyi,
kötülükleri iyiliklerine üstün gelen insanlara da kötü deriz.