sadece bir sene ile içlerine dahil olduğum ama 5 sene kendimi yırttığım güruh.
Efendim benim hikayem şöyle;
sene 1999 falan. Ben 1. Sınıfım o vakitler, ilk sene annemin sınıfın öğretmeni olmasıyla birlikte üzerimde müthiş özgüven var tabii baba da okul müdürü. Arkadaşlara show yaparak güzel bir konuşma, kantindeki topitoplar bedava olacak gibi ütopik bir seçim vaadi ve 3. Sınıflar kum havuzundan çıkartılacak gibi son derece vakur başka bir seçim vaadim ile yola koyuldum. Eminim hani başkan seçileceğimden, nerden bileyim meğer bizim sınıfta da "başgan gızz mı olur yeaa" mantığı varmış. Erkek hegemonyası henüz o yaşlarımızda dahi aramızda dolaşıyor yani sinsice. Başkan olan çocuk aykut oldu, beni de teselli ödülü başkan yardımcısı yaptılar. En son ne olduysa aykut elinde metre ile kafama vura vura beni bir güzel dövdü zaten o vakitler 16 kilocuk sacları iki yanda bağlanmış, dantel yakalı bir kız çocuğuyum. Başkandan şiddet ve mobing gördüm. Söyleyemedim tabii, gururumdan bastım istifayı.
Aslında bu 1. Sınıf sonraki yılların habercisi gibiydi de ben aldırış etmedim..
3. Sınıfta tekrar topladım cesaretimi. Bu kez babamla iş birliği içerisinde olacaktım. Peder kolları sıvadı benim için toptancıdan bir sürü çikolatalı gofret+ çikolata+ cips aldı. Herkes için ramazan paketi misali başkanlık paketi hazırladım. Piçlerin hepsi "oouw ağissstooocum oylağımıs sana" deyip çikolataları yalaya yalaya götürüyorlardı. Ben de verdikçe veriyordum. Hani makarna ve kömür dağıtmanın öncesinde bu tarzı ben benimsemiştim bile zaten recep tayyip amcamız da o yıllarda aday olacaktı. Neyse gün geldi dayandı, seçim olacak. Ben bekliyorum tek aday olucam. Yok efendim 2 erkek ve 1 kız daha çıktı. Aha oylar bölündü koalisyonla yönetecez sınıfı kesin dedim, anayasa değiktirecek çoğunluğu elde edemeyeceğime üzüldüm. En son açıldı sandık, sayıldı oylar.
Aristo: 7
merve: 11
murat: 16
mustafa: 4
yediğiniz çikilattlar haram olsun deyu deyu ağladıydım sınıfın ortasında yüzsüzce, herkes kıçıyla gülmüştü tabii. Arkadaşım da yoktu sınıfta bu mustafa denen oğlanla gezerdik, herkes sevgili sanardı zaten. Ben murattan hoşlansam da, gerçi merve paçozu da murattan hoşlanıp, mustafaya kuyruk sallardı. Ama ben daha havalıydım tudem denemesinde matematiği fullediğim için.
Ertesi yıl ben hırs yaptım tabii, sınıftan intikam alacaktım. Bana oy vermeyenleri bir bir tespit edip, sırasına kırmızı kalemle çarpı koymuştum. Hepsini tahtaya yazacaktım hele bir başkan olsam.. Annem halimi gördükçe üzülüyor tabii, en son ben sınıfta yokken beni fotokopi çektirmeye yolladığında diğer çocuklarla konuşmuş tabii bunu yıllar sonra öğrenip yeniden ağlama krizine gireceğim. Neyse, çocuklar kabul etmiş sıpalar insafa gelmiş nasıl olduysa. Ben o sene başkan oldum, bir daha seçmezler diye kimseyi yazmadım tahtaya. Sıraların üstünde yakalamaç oyanamak falan serbestti hep. En son sıranın üstünde oğlanları kovalarken kıçımın üstüne düştüm, başkanlığım da annem tarafından fesh edildi.
Ertesi yıl o kovaladığım oğlanlardan öcümü tasolarımı yağmalayarak yaptım. Yağmaladığım tasoları kapıcaz derken hepsi birbirine girdi, iyi de oldu.
öğretmen çocuğu olmanın zorlukları işte, hep kıskançlık hep kıskançlık.
bu da 4. sınıftaki başkan olduğum dönemde konuşanları yazdığım ödev defterimden;