beşbininci kez hatırlatmakta fayda var. daha önce verdiğim örnekleri okuyun, anlarsınız belki. ben kısaca yazmaya çalışayım.
-belirli, sınırlı bir ideoloji midir? hayır.
-bir ideoloji midir? tam anlamıyla değildir.
-illa ki ulusların kopuk olduğunu mu varsayması gerekir? hayır. uygulanışı sırasında saymış mıdır? çoğunlukla evet. ha ama bakın <caps>gerekli</caps> midir? hayır.
-ilk maddeden yola çıkarsak, kişiye mi bağlıdır? evet. kişinin kendini adlandırmasına bağlıdır büyük ölçüde.
-yani ayırmaya da yarar, toplum için çalışmaya da, birleştirmeye de vs. dediğimiz gibi, sınırı belli olmayan bir kavramdır. ideoloji değildir. ideoloji olabilmek için fazla sınırsızdır.
bir de ekşi gibi ortamlarda dönen bir geyik vardır. doğal olan milliyetçilik/ayırma/sınırlara bölme değil doğal olan insan sevgisidir diye. özellikle milliyetçilik gibi geyikler hortlayınca bu söylem de hortlar. birkaç anlama özürlü* tarafından şimdi yazacaklarımı savunduğum anlaşılacak, "faşist" damgası yiyeceğim. ama yazmak zorundayım: doğal olanı belirlemekteki koşul nedir? sizin engin sosyoloji bilgileriniz mi? yoksa o pıtırsal dübürsel hayal dünyanız mı? tarihe baktığımızda ben aileler, kabileler, mezhepler vs vs görüyorum örneğin. insanın bir memeli-primat türü olduğunu görüyorum. örneğin doğaya bakınca hayvanlarda yaşam alanı oluşturma-koruma güdüsü görüyorum. insanda da bu özelliği görüyorum, ne yalan söyleyim. ha ben haklı mıyımdır? belki değilimdir. ama desteksiz sallamıyorum en azından. zira bu gibi kanıtlarımla insanın ayırma/bölme/korumadan yana olduğu, primal çıkarlarının kendi için olduğu tezlerini öne sürebiliyorum. diğer insanların çıkarlarını genel olarak konuşmak gerekirse, salladığını da sanmıyorum bir insan hayvanı bireyinin.