içimde bu aralar acaip bir yazma isteği var sözlük. sanki başka türlü geçmeyecek gibi geliyor. yapılmış bir hatayı tekrarlamaktan korkuyorum. sanırım bütün melankolinin sıkıntının kaynağı bu. bu hata ki benim halk arasında ''en güzel'' diye adlandırılan yıllarımı yemiş, bu bunalan ruhuma yaralar açmıştır. sağda solda ne güzel şeyler oluyor imreniyorum. keşke benimde olsa diyorum lan sanki püskevit mına koyim.* ben tekrar pişman olmak istemiyorum be sözlük. boşa geçirecek zamanım yok. zaman çok değerliymiş biliyor muydun ? kafama vura vura onu da öğrettiler. dersimi almamışım sanırım ki o soktuğumun hipotalamusuyla hareket ediyorum hala. ayrıca dikkat eksikliğim var ve çok dengesizim. bu yazıya başladığım zamandan itibaren başka bir sözlükte bir ukde doldurup yerine bir tane daha koydum boşundan. işin garibi durumum kötü değil. ''şükürsüz'' olarak adlandırılan cinstenim sanırım. yazıyı nasıl bitireceğimi de bilmiyorum açıkçası. söylemek istediğim çok fazla şey olmasına rağmen söyleyecek-yazacak bir şeyler bulamıyorum. içip sapıtmak mı bunun ilacı ? değil arkadaş o naneyi de yedim ajdara döndüm mına koyim. çare oldu mu? asla olmadı. yani diyeceğim pek bişey yok aslında. uçaklar çok güzel be sözlük. gökyüzü inanılmaz harika bir şey. nefes almak. karanfil kokusu. aile. gerçek sevgi ve güvenilebilecek arkadaşlar. bir bölümüne sahibim. sahip olamadıklarım ise ukde kalacak içimde. karanfiller çok güzel sözlük. uçaklar. gök yüzü. aile ve gerçek dostlar. bir de kitaplarımı seviyorum. dünyayı düşünmemi engelleyip kendimi farklı bir yerde buluyorum. beni sınırlayan ve bunaltan yerden çok uzaklarda oluyorum o zaman. kaç zamandır gerçekçi kitaplar okumadım. gerçekliğin içinde yaşadığımız için ona paralel olası şeyler anlamsız geliyor. bunlar olabilitesi olan şeyler. hayal gücü değil ki bu. çok dağıttım konuyu. neyse. bir karanfil ve gökyüzü mutluluktur bazen. kaçtım ben...