efenim aslında niyetin ne olduğu ile ilgili yılmaz özdil net bir yazı yazmıştır.
--spoiler--
Ali ismail henüz komadayken Barolar Birliği Başkanı Profesör Metin Feyzioğlu, Barolar Birliğinin iki yöneticisiyle birlikte Eskişehire gidiyor, hastanede ziyaret ediyor, doktorlardan bilgi alıyor, umutla bekleyen annesi, babası ve avukat ağabeyiyle görüşüyor.
Ziyarete dair tüm bilgiler, ev sahibi Eskişehir Barosunun internet sitesinde yayınlanıyor, kimlerin katıldığı isim isim belirtiliyor.
*
Günübirlik ziyaret sona eriyor. Barolar Birliğinin üç kişilik heyeti hızlı trene biniyor, Ankaraya dönüşe geçiyor. Metin Feyzioğlunun cep telefonu çalıyor, arayan yabancı bir gazeteci, ingilizce konuşmaya başlıyorlar.
Mevzu elbette gezi parkı olaylarındaki polis şiddeti.
*
Üç beş sıra önde oturan türbanlı bir kadın kalkıyor yerinden, vagonun neredeyse yarısı boşken, Feyzioğlunun önündeki sıraya geçiyor, koltukların arasından kulak kabartıyor. Sonra fırlıyor ayağa, Yalan söylüyorsun, polis kimseye zarar vermiyor, hem bunları söyleyeceksin, hem de bizim yaptığımız hızlı trene bineceksin, git kara trene bin diye bağırıyor.
*
(Bu türbanlı kadının, kalkınma bakanı yardımcısı, eski AKP milletvekilinin eşi olduğu anlaşılıyor. Hızlı trenin niye hepimize ait olmadığı anlaşılamıyor.)
*
Neyse Feyzioğlu her zamanki sakinliğiyle cevaplıyor. Lütfen, insanların telefonda konuştuklarına müdahale edemezsiniz diyor. Hepsi bu. ikinci cümle yok. Kadın susmuyor. Hem söylenmeye devam ediyor, hem de cep telefonuyla Feyzioğlunun fotoğrafını çekmeye çalışıyor. O sırada, önlerde oturan bir adam müdahale ediyor, Utanmıyor musunuz tek başına bir kadına yüklenmeye diyor!
*
Vaziyet anlaşılıyor. Hır çıkması için özel çaba var. Büyük ihtimal, Ankarada, son durakta, yandaş medya kameralarıyla karşılama töreni yapılacak. Ayılma bayılma, akşam cümleten ana haber bülteni Feyzioğlu ve arkadaşları, bir durak önce inmeye karar veriyor. Tren Sincanda duruyor, ayağa kalkıyorlar. E sürpriz tabii Kadının telefonda konuştuğu kişiye Hay Allah iniyorlar dediği duyuluyor.
*
Aynı gün, söz konusu kadın, yaşadıklarını sosyal medyada paylaşıyor.
Hızlı trende vatan haini Beni de linç edeceklerdi ama, Allah ayaklarına dolandırdı diyor.
*
Bir ay sonra, savcılığa suç duyurusunda bulunduğu ortaya çıkıyor. Metin Feyzioğlu hakkında hakaretten, barolar birliği yönetim kurulu üyeleri Sabri Çepik ve Kürşat Karacabey hakkında yaralamaya teşebbüsten soruşturma açılıyor.
*
Küçük bi pürüz var
Sabri Çepik trende yok!
*
Yaralamaya teşebbüsten işlem yapıldığına göre, kadına fiziken saldırmış olması lazım Ama, trende bile değil.
*
Çünkü başörtülü kadına saldırdılar falan diye manşet üstüne manşet atan gazteci kılıklı tipler, Kardeşim, bu adamlar kadına saldırırken kartvizit mi verdi, kadın bunların ismini nerden biliyor, polis yok, tutanak yok, hadi Metin Feyzioğlunu tanıyor diyelim, öbürlerinin alınlarında mı yazıyor diye sormuyor.
*
Peki, nasıl oluyor da oluyor?
Metin Feyzioğlu, Sabri Çepik ve Kürşat Karacabey adına üç gün önce bilet alınıyor. Seyahat günü, Sabri Çepikin katılması gereken bir toplantı çıkıyor. Ankarada kalıyor. Eskişehire bir başkası gidiyor. Ama suç duyurusundan anlaşıldığı kadarıyla, bilet alındığı anda, zaten iddianame yazılıyor.
*
Bitmedi
Türbanlı kadını trende yaraladı denilen dakikalarda, Sabri Çepik nerede? Barolar Birliğiyle yürütülen bir proje için, Adalet Bakanlığıyla toplantıda iyi mi!
*
Kalkınma bakanı yardımcısının eşi mağdureyken, Adalet Bakanlığı sanıkların şahidi yani Biri yapar biri bozar misali, tam Adalet ve Kalkınma partisi.
*
Dolayısıyla, yandaş medyaya burdan çağrıda bulunuyorum. Başörtülü bacımıza trende saldırdılar fiyaskosundan
bi şey tutturamayacağınız belli Sincanda indiklerine göre, kesin 28 Şubatçıdır bunlar, bence ordan deneyin!
--spoiler--