ne zaman hayata dair acıları olan insanları "ööf ne diyor bu?" diye söylenerek değil, anlattığı sanki kendi acımızmış gibi dinlemeye başlarız, dinleriz, çünkü bizde acılar çekerek olgunlaşmış, öyle hayatın anlatıldığı kadar kolay olmadığını anlamışızdır artık, dinlediğimiz şarkılarda, okuduğumuz şiirlerde, izlediğimiz filmlerde, hatta bazen saçmasapan şeylerde bile dalıp dalıp gidiyoruzdur, düşünüyoruzdur. o anlarda kendimize sorduğumuz soru "yarın ne giysem acaba?" gibi küçük kararlar değil "ne olacak halim?" ya da "hayat bana ne getirecek acaba?" tarzında olur.ki işte bu cüsseye, yaşa bakmaksızın kocaman bir kadın ya da adam olduğumuzun ispatıdır.