Özellikle şu son birkaç yılda o denli kırıcı şeyler geçti ki başımdan...
hayatı toz pembe görmüyordum elbette. çocukluğumda, insanların birbirlerini nasıl dolandırdıklarını, sattıklarını, iki yüzlülüklerini türlü vesilelerle öğrenmiştim. Bir dostun seni nasıl sırtından vurabileceğini görmüştüm, kıskançlığın insana neler yaptırabileceğini anlamıştım. hem de çok çok erkenden...
hayata daha sıkı tutundum o yüzden. Hep yüksekleri amaçladım. Farkımı işimde ve insanlara olan yaklaşımımda gösterecektim, sevgi doluydum.
Zaman ilerledikçe öyle insanlar tanıdım ki, dilin ne denli derin yaralar açan bir silah olabileceğini onlardan öğrendim. bir insanın damarına dille nasıl basılır, nasıl zihni darmadağın edilir, öğrendim.
derken düşe kalka toparlanmayı öğrendim. işler temelli çıkmaza girdiğinde, kendimle dalga geçmeyi öğrendim.
Bir insanın hayatıyla nasıl oynanır? En son bir hafta önce yaşadım bunu. Çok güvendiğim, saydığım bir insanın gözlerimin içine bakarak ve kızarmadan yalan söylemesine tanık oldum. Bir insanın hayatıyla nasıl oynanır, hayalleri nasıl karartılır öyle iyi biliyorum ki artık. Öğrettiler.
Bundan yaklaşık bir ay önce deinsanın duygularıyla oynamanın nasıl kolay olabildiğini öğrendim.
Tüm bunların sonucunda öğrendiğim en önemli şey, ne olursa olsun yılmamak oldu. Önemli olan ne istediğini bilip, yoluna her ne pislik çıkarsa çıksın devam edebilmek.