asansörde yiyişen türbanlı

entry354 galeri
    303.
  1. cinsel bastırılmışlığın dışa vurumudur. bu kız ve bu adam dışarıda öpüşen bir çifti görseler mesela müdahale etmeye kalkarlar. çünkü onnlara bu öğretilmiştir. biraz düşünüp sorgulayabilseler oysaki, yanlış bulsalar dahi, müdahale etme gereği duymazlar o çifte.
    videodaki çifti ayıplamak da haksızlıktır bir bakıma. hangimiz sevişmiyoruz, hangimiz sevişmeyi zevkli bulmuyoruz? dolayısıyla bunu yaşayan birini hangi argümanla eleştireceğiz? bu kız ve bu çocuk sokakta yapabilirler mi o asansörde yaptıklarını? dahası sokakta yapabiliyor olsalar asansörde estetikten, duygusallıktan bu kadar uzak, hayvani bir şehvetle, sanki seks yaparmış gibi öpüşürler mi birbirleriyle? çok ciddi söylüyorum; isteseler de yapamazlar, komik gelir, gülerler filan. peki bu kıyafette birinin sevgilisiyle istediğini yaşayabilmesini -bırakın ailesini, arkadaşlarını- cinselliğin özgürlük olduğunu savunan kişiler bile eleştirmez mi? e bu şartlarda bu gençler güdülerini bastırmayıp da ne yapacaklar? işte o bastırılmış dürtüler de ilk fırsatta böyle çıkar ortaya. saramago' nun bir kitabında geçiyor diye hatırlıyorum ama çok da emin değilim; bedenin ihtiyaçları tatmin edilmezse, beden o ihtiyaçların esiri olur.
    türbanlılar başı açıkları namussuzlukla suçlar, başı açıklar buna tepki olarak türbanlı birinin alkol almasa dahi alkollü bir masada oturmasını bile eleştirirler. dolayısıyla tüm toplumun nefretini kazanmak pahasına birileri çıkmadan, kahramanlık yapmadan, bunları tartışmaya açmadan asla düzelmez bu çarpıklıklar.
    iki garip örnek vereyim size; bugün ayşe arman pek çoğumuza antipatik gelir. cinselliğin tabu olduğu bir ülkede sözde tabuları yıkmak adı altında kendi reklamını yaparak popüler olmuş bir yazardır kabul, ama aynı zamanda da yıkmamış mıdır o tabuları? en eleştiren kişi bile ayşe arman' ıın masturbasyon yazısını okumamış mıdır? tamam, eylemlerinin altında öncelikle hatta belki de sadece kendi çıkarı vardır ama dolaylı yoldan topluma katkıda bulunmuştur aslında.
    ikincisi adnan oktar' ın bir tv programında verdiği sağlam ayardır. sibel üresin isimli hanımefendi islam fıkıhından bahsedip adnan oktar' a sallamaktadır ve adnan oktar gerçekten de takdir ettiğim bir savunma mekanızması izler. ''mademki sen benim gibi düşünmüyorsun o halde ben senden daha tutucu düşünürüm'' mantığıyla sibel üresin' e şunu sorar: ''sizin fıkıhınıza göre bir erkeğe göz ucuyla bakmak haramdır. siz porgramın başından beri sayın hocama(programdaki bir ilahiyatçı) bakmıyor musunuz?'' sibel üresin elbette o amaçla bakmadığını vs. söyler ancak o ilahiyatçı hoca da bir anda adnan oktar' ın safına geçer. adnan oktar' ın ''hocam islam fıkıhına göre orada sizle oturması haram mı değil mi?'' sorusuna hoca zorlanarak da olsa haram der ve sonrasında adnan oktar' ın her söylediği şeyi de onaylamak zorunda kalır. sibel üresin ise bu sırada bir anda islam fıkıhını bir kenara bırakıp türk hukukkundan, avukatlarından medet ummaya başlar.
    şimdi 2. örneğin konu ile ne alakası var diyebilirsiniz? siz yolda öpüşen çifte laf etmeye kalkarsanız gün gelir o çift sizi kendi silahınızla vurur. o yüzden şeriat ya da modern hukuk vs. bir kenara inanın bana toplum refahı ve düzeni için en geçerli ilkeler özgürlük, empati ve saygıdır. hepsi bu.
    0 ...