cumhurbaşkanlığı her ne kadar görev ve yetkileri sınırlı da olsa bir denetleme ve onay merciidir. bunun dışında adının da getirdiği bir sorumlulukla biçim makamıdır. dolaysıyla bütün makamların üzerinde bir duruşu mevcuttur. bu duruşu sağlayan güven birazda o makamın meclis tarafından seçilmesinden ileri gelmektedir.
eğer cumhurbaşkanı halk tarafından seçilirse bu olayın ister istemez siyasete dönmesine neden olur. cumhurbaşkanı adayları arkalarındaa bir halk kitlesi toplayabilmek için siyasetçilerden ayrılmaz bir tutum içerisine girerler ki bu durum makamın saygınlığını ve seçilen adayların kalitesini aşağıya çekecektir.
ayrıca göreve gelen cumhurbaşkanı arkasında hatırı sayılır bir oy kitlesi bile alsa bir mütabakatın sonucu o mevkiye gelmemiş sadece oy çogunluğuyla yetkiyi kazanmış olur ki bu durum da büyük bir kesimin cumhurbaşkanına muhalefet olması demektir.
cumhur başkanı arkasına aldığı oy çoğunluğundan feyz alarak kendi siyasetini yapmak isteyecektir.*
son olarak meclisin bir bağdaşım sonucu bir adayı bu mevkiye getirmesi hem adayın saygınlığını artıracak hem de meclisler ve hükümetlerle uyum içerisinde çalışmasına olanak tanıyacaktır.