Babam hastanede yatıyordu, solunum cihazına bağlamışlardı. Gözünü açıp etrafına baktı, amcama, abime, anneme ve uzun uzun bana. Bana bakıp kitlenmişti. Uyandığında ise "uyurken düşündüm, ben ölürsem züleyha dayanamaz! Uyanmalıyım!"
Bunun üzerine iyileşip taburcu olduğunun üzerinden 10 gün geçmişti. Gece geç saat bi yerden dönüyorum bizim apartmanın önüne kadar uzanan bir konvoy yol kapalı bir sürü adam arabalarından inmiş sigara içiyor. Kapının önü mahşer, eyvah diyebildim sadece. Koşa koşa geldim kapıya. Kalabalıkta kimseyi seçemedim sadece amca diye bağırdığımı hatırlıyorum tam o sıra kuzenim ile göz göze geldim. Abi dedim babam mı? Sus dedi saçmalama. Kim diyorum cevap yok, biri bana kim öldü söylesin diye kendimi paraladım, cevap alamadım. Eve koştum annem iyi babam sağ.
Ölen çok yakın bir akrabamız 30 yaşlarında. Kalp krizi geçirmiş. Bitişik apartmanda.
7 yaşında bir kızı var, ağlıyor babasının arabasının yanında. Ölmek ne demek bana söylesenize diyor. Babamın tespihi diye tutturmuş yana yakıla tespih arıyor insanlar. Hep arabasında olurmuş tesbihi. Yok işte yok. Kuzenim aynı o meşhur oltu taşından bir tespih getirdi. Kız çocuğuna verdi hadi ağlama bak babanın tespihi dedi. Çocuk tesbihi burnuna götürdü iki kere kokladı. Kandırıkçı kandırıkçı diye bağırdı bu benim babam gibi kokmuyor!
O 7 yaşındaydı, ölüm ne demek bilmiyordu ve babası ölmüştü. Babasının kokusunu arıyordu.
Babasının öldüğü fikrine aşılır belki bi insan, ama akşam saat 7 olduğunda o evin zili çalmaz ya ona nasıl aşılır?