.
Bu cezbe, ister namazda ister namaz haricinde olsun; gücü nisbetinde, kişinin, cezbesini tutması lazımdır. Şayet takatinin dışında olan ses ve hareketlerse, hiç kimse bir şey söyleyemez. Allah'ın rahmetinin ağırlığına kim dayanabilir ki?
imam Ahmed b. Hanbel Müsnedinde, Hz. Ali radıyallahu anh'dan rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali'ye:
"Sen bendensin." Hz. Cafer'e "Senin ahlakın ve yaratılışın benim ahlakım ve yaradılışım gibi." Hz. Zeyde de "Sen benim azadlığım (azad olmuş kölemsin.) sın." demiştir. Bu şe-kilde söylemesi üzerine, vecde (cezbeye) gelip, tek ayak üzerinde dolaşmaya başlamışlardır.
Bu sahabilerin, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin huzurunda, böyle bir harekette bulunmaları mümkün değildir. Fakat takatlerini aştığı için kalkıp semaya başlamışlardır.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin huzurunda, takatin dışında böyle bir olay zuhur ediyorsa, zamanımızda da böyle şeyler zuhur edebilir. Onun için bu gibi durumlara dil uzatmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Ama özellikle namazda kendini tutması lazımdır. Çünkü namazda iki harf çıkması ya da üç hareket olması halinde namazıifsadedeceği için çok dikkatli olunmalıdır.
Namaz dışında rahmet ve feyzin gelmesi halinde, kendini serbest bırakmalı ve ses çıkacak diye rahmet ve feyzi nehyetmeye çalışmamalıdır.
Çıkacaksa ses, o feyz ve nisbetten çıksın. Kişi kendini sıkıp, Allah-u Zülcelal'den gelen feyz ve berekete engel olmasın...