insana çok şey öğreten filmdir. aslında verdiği dersler çok basit ve onları bilmek için filmi izlemeye ihtiyaç yok ama... yine de her karakterin bir etkisi, bir düşünceye ait kıvılcımı var kafamızda çakması gereken.
bundan sonrasını izlemeyenler okumasın, sonra birbirimizi boş yere sinirlendirmeyelim:
mesela vito corleone'ye bakınca baba olmanın, bir aileye sahip olmanın sorumluluklarını çok net bir biçimde görürsünüz. merkezinde olduğu şeyler, suç örgütleri, kriminal mevzular vesair hiçbirisi kendi egosu için değildir. ta en başından beri sadece ailesi içindir.
oğul santino corleone'ye geldiğimizdeyse yine en az babası gibi ailesine bağlı ve şahin gibi kanatlarını açmış onları müdafaa eden bir tavır vardır ama sonny babasının tecrübesine sahip olmadığı için bunu bir bakış, belki bir cümleyle değil, daha fazla şeyle ortaya koymaya çalıştığı için delikanlılığına rağmen fazla hırsın, yersiz öfkenin ve düşüncesiz hareketin; daha ziyade oyunu kuralına göre oynamamanın bitireceği bir yiğittir. hangi hayatı yaşarsan yaşa, çapın nolursa olsun bile bile lades dememen gerektiğini anla diye yazılmış bir karakterdir adeta.
küçük oğlan michele'yse abisinin mahsus yazılmış antitezi gibidir. abisinin dayılığının %1'i başlarda onda yoktur. ailenin okumuş, baltaya sap olacak, deyim yerindeyse italyan kalmak yerine amerikanlaşmış kısmını temsil eder. gelgelelim abisinden ömrü uzun olur. çünkü abisinin delikanlılık patlamalarının ondaki ikamesi sükûnettir. susan bir adam konuşanından yerine göre çok daha tehlikelidir ve michael bunu bilir. nerde ne konuşacağını da yine ondan iyi bilir. kısacası abisi ne kadar karagöz'se, kendi de o kadar hacivattır ve hacivatlar hayatta kalmaya daha yakındır. çünkü duygularıyla değil akıllarıyla hareket etmeyi öğrenmişlerdir. bir nevi doğal seleksiyon.
misalen michael fredo'nun usûl bilmezliğine istinaden ayarını şöyle vermiştir ki bu onu anlatmaya yeter:
-Fredo, you're my older brother, and I love you. But don't ever take sides with anyone against the Family again. Ever.