vakti zamanında bu milli takım ibrahim kutluay'ı elinde tutabilmek adına, takımdaki liderlik savaşının son bulması için mehmet okur'u bir kalemde çizmişti. hemen hemen aynı devire denk gelen bir başka örnek de fenerbahçe'deki ceyhun-ortega kavgasıdır. sonuç iki olayda da kötünün takımda kalması, iyinin üzülmesi olmuştur.
geçen sene sebep göstermeden milli takıma katılmayan enes kanter için de milli takım defteri enes için kapanmıştır açıklamasını yapan yetkililer, son günlerde enes'i affedebiliriz demeye getiriyorlar.
cenk akyol'un milli takımda olması gerektiğini savunuyorum. sebebi de bu sezon gerçekten büyük işler yapmış olması. efes'teki cenk'ten çok farklı bir cenk izledik bu sene. şampiyon takımın en önemli yerlilerindendi. şampiyon takım demişken, koca lig şampiyonu kadrodan tek ismin çağrılmış olması da manidar.
türk basketbolu birilerinin babasının çiftliği gibi kullanılıyor, basketbol federasyonunun futbol federasyonunun durumundan çok daha vahim. salonlara giden seyirci kitlesi doğal olarak ve maalesef futbola oranla çok çok küçük bir kitle. kulüplerin maç geliri yok denecek kadar az ve bu yüzden her takımın isminin önünde ya da arkasında bir şirketin ismi yazıyor. bu sektörün en büyük sponsoru da garanti. cenk akyol'un gezi olaylarına tepki olarak şampiyonluk maçı sonrası ntv'ye demeç vermek istememesi, iki markanın da ortak sahibi olan şahenk'i kızdırmış olsa gerek. ve buna sesini çıkarabilecek güç ne yazık ki ne federasyonda mevcut, ne de idari kadroda.
cenk akyol belki de hiçbir zaman sahanın en iyisi ya da en atletiği olamadı, ama her zaman o sahada olmasını bildi. ama iş bu durumda cenk'in boyunu hayli aşıyor. ne diyelim, geçmiş olsun cenk akyol.
