islamiyet'in 'cevap veremediği soru' diye bir olgu dahi olamaz. bunu metodoloji reddeder bir defa. önce bunu materyalist ve felsefÎ zihniyete izah edeceğim, sonra da mümince anlatacağım ki; iki taraf da anlasın olayı.
'din nedir?' diye sorsanız, sorunuzun muhatabı kendi görüşüne göre cevap verecektir size. felsefî yönden din şudur: ''evrenin süregelen dinamikliği içerisinde, evrene ilk hareketi veren ve mahlukları yaratma erdemine sahip yüce varlığa inanların mensup oldukları görüş'' din demek dogmatiklik demektir. dogmatik de, doğruluğu kendiliğinden kabul edilen bilgi anlamına gelir. bir din sana ''bu böyledir'' demişse, o dine inananlar için o öyledir. ancak burada müthiş bir nüans vardır. dogmanın tanımı yapıldığında akliyeci sınıfı bunu küçümsüyor ve diyor ki, ''ben sorgulayamadığım şeye inanmam!'' fakat, dogmatikliğin bir diğer manası da şudur: burhanî!
burhanÎ bilgi ne demek? burhanî bilgi, hakikatin bilgisi demektir. hakikat tektir, bu nedenle burhanî bilgi de tektir. 2 veya 3 tane burhanî BiLGi OLAMAZ, hakikat adedince burhanî bilgi olabilir. işte, hakikati bildiren bilgiye burhanÎ Diyoruz ve burhanî bilgiyi bildiren tek kaynak da dinlerdir. çünkü insan kalp kırılır, insan aklı yanılır; yalnızca bu ikisini birleştiren bir felsefe ve imanla elde edebiliriz bu bilgiyi.
henri bergson'un entüisyonist felsefesi ve immanuel kant'ın 'saf aklın tenkidi' kitabıyla doktrinleşmiş kritisizmi karşısında afallayan akliyeciler, onlara tek cevap dahi veremediler. ve bu adamların tonla kitap yazıp hayatlarını adadıkları felsefeleri, islam'ca 1400 yıl evvel müminlere aktarılmıştı. imam gazali tüm ilimleri okuyup, bilmem kaç yüz bin sayfa notunu aklına yazıp, ilim noktasında zirvedeyken, müthiş bir buhran yaşayıp neden bergson'un sezgiciliğini ondan 1000 yıl evvel sistemleştirdi sanıyorsunuz? çünkü akıl rehbersiz bir hiçtir ve aklın rehberi de imandan gelen burhanî bilgilerden başka bir şey değildir!
buradan hareketle diyebiliriz ki, islam'ın cevap veremediği soru olmaz, cevap vermediği soru olur!
mesela ruh nedir? nur nedir? ahiret nasıldır, ölüm anı nasıldır? bu sorulara islam tam anlamıyla cevap vermemiş, bazı işaretler bırakmış elbette ama tam manası ile açıklamamış.
bir nokta da şu ki, islamiyet'te insanları imana zorlamak diye bir şey yoktur. yani birisi gelse, size ''şu soruma cevap verirsen müslüman olurum'' deyip samimiyetsiz bir görüntü sergilese, ona cevap vermekle mükellef değilsiniz, çünkü o müslüman olmak için gelmedi, senin imanını sorusuyla zayıflatmak için geldi. lüzumsuz bir sual...