travmatik bir eylemdir. zira anne daha önce başka başka mekanlarda "elimi bırakırsan kaybolursun, çingeneler seni kaçırırlar, kolunu bacağını kesip dilendirirler" gibi ikazlarda bulunduğu için, pazarın kaçınılmaz kalabalığı, bağırıp çağıran adamlar, hatta çiçek satan çingeneler feci halde ürkütür küçük bünyeyi. anneyse çocuğu düşünemeyecek halde, bir yandan domates seçmekte, diğer yandan "geçen hafta aldığım patlıcan iyi çıkmadı" muhabbeti çevirmektedir. ve korkulan başa gelir bazen. bir anlık dalgınlıkla, tezgahlardaki oyuncak/incik boncuk türünden çocuk avutucu nesnelere kaymışken gözler, anne kayboluverir! allahım, bir çocuk için bundan daha korkunç bir hissiyat olabilir mi diye düşünüyorum, bulamıyorum. annen yok artık. şu karşıda oturan çingene kadın alacak seni, dilendirecek. evine dönemeyeceksin bir daha, babanı da göremeyeceksin, anneni de. eşşek kadar halimle, ben olsam ben de ağlarım. ağlamaya başlar çocuk, ne yapsın. anne çıkana kadar zırlamalıdır, işe de yarayacaktır zaten. en geç 60 saniye sonra anne ortaya çıkacak, "niye bıraktın elimi, niye ayrıldın yanımdan" diye fırça çekecek, çocuksa ilk defa anne azarlamasını bu kadar tatlı, sevgi dolu bulacaktır.