27 nisan 2007 genelkurmay başkanlığı açıklaması

entry251 galeri
    195.
  1. henüz burdakiler de dahil, doğrudan niyetleri müsbet olanlar hariç %46 kusür içinde bulunan insanların çoğunun okumadığından, içeriğine dikkat etmediğinden emin olduğum, ekonomiyi koruyacağız diye 1923'ün kazanımından feragat etmeyi önemsemeyenlerin yine de bir kez daha gözden geçirmesini tavsiye ettiğim, bizlere okullarda öğretilen cumhuriyet devriminin herhangi bir söyleminden çok da farklı olmayan bir içeriğe sahip olan açıklamadır.

    bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın ne denli yanlış olduğunu işine gelmese de insanın kabul etmesi gerektiğini düşünerek, bir kez dikkatlice okuyarak irdeleyelim bu gerekli açıklamayı;

    "türkiye cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.

    bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır."

    şimdi işin bu kısmı herkesin malumudur. hasan mezarcı'sından şevki yılmaz'ına, fethullah gülen'inden cemalettin kaplan'ına kadar açıkça böyle çabalara girişen insanlar yok mudur en azından son 20 yıldır; vardır. işbu sebeple, buraya kadarki kısımda herhangi bir kulağı çekme söz konusu değildir, doğru ve haklı bir tesbit söz konusudur.

    "bu bağlamda;

    ankara'da 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlamaları ile aynı günde kur'an okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.

    22 nisan 2007 tarihinde şanlıurfa'da; mardin, gaziantep ve diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada atatürk resimleri ve türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.

    ayrıca, ankara'nın altındağ ilçesinde 'kutlu doğum şöleni' için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, denizli'de il müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, denizli'nin tavas ilçesine bağlı nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, atatürk ilköğretim okulu'nda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir."

    bu olaylar olmamış mıdır? olmuştur. bu eylemler gerçekleştirilmemiş midir? gerçekleştirilmiştir. burda da herhangi bir dayatma yok görüldüğü üzere, yine bir tesbit. devam edelim:

    "okullarda kutlanacak etkinlikler, milli eğitim bakanlığı'nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve genelkurmay başkanlığı'nca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.

    anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. bu örnekleri çoğaltmak mümkündür."

    şimdi burada olayın mekanızması açıklanmış, mekanizmanın çalışmasını düzenlemek üzere yapılan kanuni müdahalenin sonuçlarına dair gözlemler aktarılmıştır.

    "cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.

    bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. malatya'da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. türkiye cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir."

    az önceki gözlem sonuçlarının neden olabileceği reaksiyonlara dikkat çekilmiştir. tarih bu türden örneklemelerle** doludur, ülkesindeki radikal değişimler karşısında onu korumakla görevli mercinin endişelenmesi de gayet doğaldır. şimdi can alıcı bölüm geliyor:

    "bu tür davranış ve uygulamaların, sn. genelkurmay başkanı'nın 12 nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği 'cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak' ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.

    son günlerde, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. bu durum, türk silahlı kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. unutulmamalıdır ki, türk silahlı kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. ayrıca, türk silahlı kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir."

    diyor ki, kardeşim, ne yaptığınız kabak gibi ortada, ben de enayi değilim ki siz benim de dibimi oyarken oturup bunu izleyeyim. zaten türk silahlı kuvvetleri anayasada belirtilen laik rejimin ve ülkenin teminatı değil midir? (laik-islamcı tartışmasına hiç girmeyelim, zaten laikin karşıtı olarak sunulan herhangi zıt bir tutum anayasaya doğrudan aykırıdır ama bu nedense hiç kimseyi rahatsız etmemektedir şu aralar) burda neden insanlar rahatsız olmaktadır? kurum doğasını yerine getiriyor.

    "özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder atatürk'ün, 'ne mutlu türküm diyene!' anlayışına karşı çıkan herkes türkiye cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."

    bu bölüme ne yorum yapayım bilemedim; burası herhangi bir ilköğretim ya da lise tarih kitabından bir parça gibi.

    "türk silahlı kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."

    işte burada diyor ki, kanunlar bana az önce saydığım değerleri koruma görevi ve yetkisi veriyor. kaldı ki, bu rejimin kurulmasını sağlayan da aslında bu ordudur, herhangi bir organizma kendi yarattığı sistemin tepetaklak olmasını istemeyeceği gibi, kendisini de tehdit ederse buna karşı koyacaktır. koymaması zaten anlamsızdır, nasıl islamcı diye nitelenenler özgürlük nidalarıyla varoluşlarını meşru kılıyorlarsa, ordu da rejimle birlikte kendi varlığını da meşru kılma hakkına sahiptir (ordunun varoluş meşruiyetini sorgulayan varsa hiç polemiğe girmeyelim, basit anlatımla, en azından ülkeyi düşmanlara karşı bu ordu koruyacaktır).

    "kamuoyuna saygı ile duyurulur."

    en sevdiğim bölüm. ordu halka saygı duymaktadır, olması gereken de budur. ama saygı duymakla her davranışı onaylamak arasında dağlar kadar fark vardır. bu sebepledir ki bilen bilir, bu laik devleti, bu rejimi, "halk için, halka rağmen" bu ordu kurmuştur, son aşamada da o koruyacaktır.

    özetle, ortada görev vardır, yetki vardır, uygulayacak merci vardır. mağduruz diye ağlayıp sızlayanlar rejimle uğraşacaklarına, kendilerine verilen görevlerle ilgilenmelidirler; tıpkı ordunun şu anda yapmakta olduğu gibi.
    2 ...