Yalnızlığı özlüyorum yanlış kişilerle paylaştığımdan beri.
Sessizliği ve terk edilmişliği özlüyorum.
Issız hayatımı özlüyorum, renksizliği ve cansızlığı.
Yani kısaca sensizliği özlüyorum
Sensiz olmak nasıl desem, ellerim kanayıncaya kadar cetvelle vuran ilkokul öğretmenimin çaresizliği gibi, isteksiz ama mecburi.
için gider ama zorundasın.
Ya da sen varken sensiz olmak. Sen olduğunda da sensizim ama yalnız değilim işte.
Nerdesin?
Sisli havada yolunu bulamayan kör bir kedi yavrusu gibi,
Çamurlu suda nefes almaya çalışan ölü bir balık gibi,
Ve bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında su damlalarından kaçan bedeviler gibi,
Arıyorum seni yalnızlık.
Yalnızlığı arıyorum ama biliyorum ki onu sadece ve sadece tek başıma bulabilirim.
Yalnızlığı ararken beni yalnız bırak!
işte o zaman rahatça bulabilirim.
Yalnızlığımı yaşarken etrafımda kimse istemiyorum.
Sadece ben ve yalnızlığım.
Ah, lanet olsun gene iki kişiyiz işte.
Ben asla yalnız kalamayacak mıyım? Sessizliği, renksizliği tadamayacak mıyım?
insanlardan uzak köşelerde sessiz şarkılarımı mırıldanamayacak mıyım?
Kanlı gözlerimle kızıl bulutları izlerken üşümenin keyfine tek başıma varamayacak mıyım?
Mutlaka yanımda bir kişi oluyor işte, istemiyorum!
Söylesene yalnızlık, sen beni bırakıp gidersen daha mı yalnız olurum, yoksa yalnızlığım tamamen biter mi?
Dilsizsin biliyorum, benimle asla konuşmazsın.
Zaten konuşsan yalnızlık olmazdın değil mi? Ha!
Dilsiz ve soğuksun.
Rengin siyahtan başka bir şey değil.
Ve gözlerin yok! Körsün işte.
Ellerin yok! Ellerimi tutamazsın değil mi?
Ama seni terk edersem ellerimi tutacak birilerini bulurum biliyorum.
Gözlerime bakacak birini de bulurum.
Benimle konuşacak birini de bulurum.
Ben bunları istemiyorum ama seni terk edersem bunları bulmaya mecburum.
Anladın mı?
Beni affet. Sensiz de olmuyor senle de olmuyor.
Daha da yalnız olmak isterdim.
Çok çok yalnız