bugün itibariyle olmuş olandır. nasıl mı? başından itibaren şu şekilde izah edeyim..
gezi parkı olayları başladığı günden beri takipteyim. orada olan ilk durum gerçekten doğa içindi. sonuçta ben hiç gezi parkına gitmedim veya hatayda biri gezi parkını hiç duymadı bile. o parkın yıkılıp yıkılmama kararı oradaki insanların kararıdır. o bölgede yaşayan her gün oraya giden gezen insanların kararıdır bu. birçok yerde eylemi eleştirmek için "orada zaten geceleri serseri oluyormuş" falan diye birçok şey yazılıyor,söyleniyor gezi parkını ilk kez duyanlar tarafından. iyi de her parkta geceleri içki içen kişiler oluyor. ancak biz 6 ay gece 6 ay gündüz yaşayan ülke miyiz? oraya her gün gündüz vakti giden yaşlı amcalarımız, çocuklarını götüren teyzelerimiz de içmeye gidiyor? sanane gezi parkından? adını ilk kez duyduğun belki de hayatın boyunca hiç gitmeyeceğin o parktan sana ne ki yok orada her gün serseri oluyormuş orası yıkılsın avm yapılsın diyebiliyorsun? neyse işte oradaki eylem 30-40 kişiyle başladı ilk gün. ortada hiç bir şey yoktu. insanlar toplanmış çimlerde kitaplarını okuyordu. birden polis müdahalesi geldi biber gazlarıyla. sonra hükümetten bir müdahale geldi "bunlar terörist" ithamlarıyla derken eylem bir anda büyüdü. çünkü hükümetler bunu hep yapıyordu. kendinden olmayanı halka düşman etme politikası ilk değil ve son da değil muhtemelen. ancak o gün orada olanlar bir siyasi çatı altında toplanmadılar. aralarında 2 dönem akp'ye oy vermiş adamlar da vardı benim gibi hiç bir partiye oy vermemiş olanlar da. bu bir halk iradesiydi. konu ağaçları aşmıştı artık. konu haksızlığın karşısında durmaktı. konu haklıyı haksız gösteren medyaya engel olmaktı. sağda solda soruyorlar şu olay olduğunda nerdeydiniz, bu haksızlık olduğunda nerdeydiniz. aslında o halk hep vardı. ancak o zaman bir bütün değil bireydik. sesimizi ne medyada duyurabildik ne de birine anlatabildik. çünkü insanlar yıllarca televizyondaki haberlere inandı.
benim için bu olaylarda değişen pek bir şey yok aslında. ben babamın askeri görevi dolayısıyla yıllarca hakkaride bulundum. şehit acısını da biliyorum, kürt halkının sadece kürt olduğu için çektiği çileyi de. o gün orada da eylemler yapılıyordu. aralarında provakatörler de oluyordu 1-2 tane. akşam haber kanallarında sadece provakatörlerin olduğu kısmı gösteriyorlardı. ben o zaman anladım haberlere güven olmayacağını. şimdi de halkın büyük kısmı bu durumu farketti. işte kazanımlardan birisi bu..
insanlar tek başına çıkardığında baskıyla susturulan seslerin birlik olunca susturalamayacağını öğrendi. işte bir diğer kazanım bu..
başbakan, ilk gün 3-5 çapulcu dediği adamlarla birkaç gün içerisinde görüşeceğini söyledi. farkına varın ki bu adam kendi gibi düşünmeyen insanların yayınına bile çıkmaz. çıksa bile kendini zora sokacak soruyu sordurtmaz. ama bugün o çapulcularla görüşeceğini söyledi. işte bir diğer kazanım bu..
yıllardır hükümetin yaptığı yalnızlaştırma politikasını bir birlikle tamamen yıkıp, demek ki yalnız değilim dememiz sağlandı. işte demokrasi budur. tek bir insanın fikrinin bile önemli olmasıdır. örneğin ben twitter'da hiç beklemediğim insanların bile tepkisini gördüm. siyasetle hiç alakası olmayan insanların. çünkü susturulmuştular, korkmuştular, yalnız hissettiler. ancak bugün öyle değiller. işte bir diğer kazanım bu..
yani demek istediğim mücadele eden halk kesinlikle bir parti düşmanlığı gibi bir algıda değil. mutlaka aralarında öyleleri de vardı. ama onlar sadece azınlık. oradaki insanlar özgürlükleri için mücadele veren insanlar. başka bir hükümet gelse yine aynı baskıyı uygulasa tekrar sokağa çıkıp "istifa" diye bağıracak insanlar onlar. çünkü haklının yanında olan insanlar onlar. bugün tüm ülkedeki mücadele düşünebilen insanların onurlu mücadelesidir. oy verdiği partinin sözleriyle, din adı altında beyinlerini kullandıran insanların bu mücadeleye karşı çıkması bu yüzden halk düşmanlığıdır bu yüzden faşistliktir.