karşılığında uzunca açıklama yapılmasını hakeden ciddi hastalıklı düşüncedir.
sevmek bir başlangıçtır hayatlarımız için. evet, bir sevginin sonucu olarak geliyoruz genel itibari ile dünyaya duygusal hiçbir sevgi sözkonusu olmasa dahi bedensel bir sevginin ürünleriyiz.
ve fakat sevmek gibi bir yazılım yüklü olarak gelmiyoruz bu boktan yere. yani bu konuda "distribütör" diyor ki "bu durum kullanıcının yükümlülüğündedir" binevi.
sonra başlıyoruz biz yana yakıla bu programı aramaya. hem şayet sevmek denilen şey bahsi geçtiği üzere öyle "kendiliğinden gelen" veya "fabrika ayarlarında olan" bir şey olsaydı bir standardı olurdu.
herkes, herkese aynı şekilde sarılabilirdi, öpebilirdi, sevişebilirdi, saatlerce gözlerine bakabilirdi, her önüne gelene aynı şekilde servis edilirdi. oysa sevgi dediğimiz şey de "eğitimini aldığın yere göre" farklılık gösteriyor pek çok zamanlar. binevi "diploman" önem arzediyor öğrendiğin bu nanede. bazılarımız "hiç bir şey yapmadan" sevilir olurken başka bazılarımız "kendini parçalıyor" birazcık karşılıklı sevgi için "sevmeyi bilmeyenler" dünyasında.
hem sevgi şayet öğrenilir bir şey olmasaydı onca aşk romanı neden yazılsındı ki? bugün sıralama yapacak olsak şayet bestseller(dini ve tarihsel kitaplar hariç, onlar kendi başına best selliyor) olarak sahaf vitrinlerini süsleyen her 3 kitaptan neredeyse 2 tanesi aşk içerikli karalamalar oluyor. geri kalan üçte birlik oranın içinde de muhtemelen duygusal birikimler ve tecrübeler yer ediniyor kendisine.
yeşil bakmak engel değil gerçekleri görmeye bence.