yer yarılsa da içine girsem denilen anlar

entry1896 galeri
    1389.
  1. yeditepe üniversitesi 2013 bahar şenliklerinin son gününün akşamındayız. o akşam sahneye teoman, yalın ve sıla çıkacak (teoman yetişemeyince yüksek sadakat çıktı / gereksiz bilgi) biz de sınıftan iki arkadaşımla sözleştik gitmek için. tabii onnların sevgilileri ve arkadaşları da gelecek, ufak bir kısmını tanıyorum. ben yurtta kalıyorum, onlar okula geldiğinde buluştuk toplamda 7-8 kişiyiz. kısa bir tanışmanın ardından konser alanına doğru yollanıyoruz. hiçbirimiz de bilet yok, bir yol bulup girmenin peşine düşeceğiz artık.

    en başta dış tarafta oturuyoruz. benim arkadaşlarımın misafirlerinden bir kız var, başka okulda okuyan acıktığını söylüyor. okulda o sırada yemek yemenin iki yol var. biri festival alanı ki giremiyoruz oraya, diğeri de yurt kantinleri. yurtta tek ben kaldığımdan gidiyorum hem buna bir şeyler yaptırıyorum hem topluluk için abur cubur alıyorum, artık nasıl yüklendiysem tüm dönem kafeteryadan toplam alışverişim o kadarı bulmamıştır. neyin havasındaysam artık. neyse götürüyorum o kıza yemeğini verirken de muhabbete başlıyoruz ufaktan. girme girişimlerimiz yüksek sadakat konserini aşıp yalın'a taşıyor, kampüsü boydan boya çok fazla geçtikten sonra güvenlikleri kandırıp içeri giriyoruz sonunda. konsere girene kadar kızla da güldük eğlendik grupta ama genel olarak birbirimizle konuşuyoruz. hatta bir ara üşüdü falan, hava da esiyordu kayışdağı'nda ben üstümdeki hırkayı verdim. konsere girip, zıplayıp terleyene kadar da onda kaldı o.

    içerdeyiz, yalın'ın son şarkıları çalıyor artık. eğleniyoruz gülüyoruz ediyoruz ama sonunda korkulan o an geldi ve sıla çıktı sahneye. bir üniversite festivalinin an şarkıcısı nasıl sıla olur lan, kadının hareketli bir tane şarkısı yok. git gide bayılıyoruz biz. AMA kızdan da ayrılmıyorum bir türlü, bunun arkadaşları çekiyor yanlarına bu beni de götürüyor falan. sonra bu kız (adı tuğba, bundan sonra adını kullanayım lan, bu kız falan ayıp) dedi "hissediyorum bir sonraki şarkısı hareketli olacak" diye. "var mısın iddiaya" dedim. birkaç dakika önce de bi su alma muhabbetimiz olmuştu, alanın en arkasında standlar da gidenin işi zor neyse biz de kaybeden giden suları alır ekibe diye iddiaya girdik. sıla'nın sonraki şarkısı oluruna bırak çıktı. gülmeye başladık, espri yapıyorum "daha büyük bir şey için iddiaya girmeliydim telefon numaranı almalıydım" falan diye, bu da gülüyor. neyse şarkının sonuna doğru tuğba iyice bayılınca "sıkıldım ben gidip su alalım mı" dedi. yeri bildiğimden önden gidiyorum, tuğba'nın da elinden tuttum kaybolmasın diye. oraya kadar gittik bu şekilde, aldık suları (bir havadayım ya o gün tabii ödetmiyorum onu da kıza) aynı modda döndük. gittikten kısa süre sonra da ekip yoruldu, arka tarafa çimlere geçtik. baktım tuğba'nın başı öne düşmüş, keyifsizleşmiş. n'olduğunu sorunca boynunun ağrıdığını söyledi ben de masaj yapmayı teklif ettim. masaj yaparken ipuçlarını kızın sarhoş olmamasıyla birleştirince sevgilisi olmadığı sonucuna ulaştım ben de.

    konserden çıkma zamanı geliyor millet gidiyor ama herele gürele derken tuğba'yla yalnız kalıyoruz. onda bir tane yemek standı fişi kalmış, onu kullanacak. ben de ona eşlik ediyorum diğerlerini gönderip. ne güzel dimi kafam? ben de sarhoş değilim ama kız git gide gözüme daha güzel görünüyor (zaten hoş kızdı ilk gördüğümde de öyle düşünmüştüm). neyse alıyor bir kokoreç, yarısını da zorla bana yediriyor (kokoreç yiyen kız mı olur diyeni sikerim). benim yurtta ekipten birinin eşyasını bırakmıştık, gidip onu alıyoruz birlikte ve kampüsün dışında bizimkilere yetişiyoruz. sınıf arkadaşlarımdan birinin evi var yakında oraya gidilecek. ben normalde yurtta kalacağım ertesi sabah sekizde kalkmak zorundayım ama tuğba için ben de onlara eşlik ediyorum. bu arada kayışdağı iyice soğumuş. tabii onun da narin bedeninin soğuğu kaldıramadığını fark edince ben de hırkamı veriyorum zorla, şortla tişörtle kalıyorum o soğukta.

    yolda sekiz kişi yan yana yürümek imkansız o yüzden zamanla sohbet grupları halinde yürümeye başlıyoruz. tabii ben tuğba'nın yanından ayrılmıyorum bu kez tuğba'yı önceden tanıyan ama samimi olmayan sınıf arkadaşım da bizim yanımızdan. tuğba bize kendi okulunu anlatıyor, oradaki bahar festivalini falan anlatırken arkadaşım soruyor "sevgilin de seninle aynı okulda mı okuyor" diye. kızın cevabı "evet, abadbadbahewhwkmhwekhwkşmh" oluyor (sonrası önemli değil).

    hava daha da soğudu yemin ediyorum. bozulmamış gibi göründüm falan, onları eve bırakıp gerisingeri yurda topukladım (tabii hırkamla birlikte) ve ertesi iki günü hasta yatağımda geçirdim. o iki günün sonundaki ertelenen teoman konserini de kaçırdım bu yüzden. ve bedenimden her an utandım, her an özür diledim salaklığım için. ulan kızı tanıyan iki arkadaşın var aynı ortamda, bi sor dimi?
    0 ...