sabri messiden daha iyi futbolcu demek gibi bişeydir.
elalemin 5 senede 100 km metro döşediği bir dünyayada istanbulu 20 yıldır yönettikleri halde sadece 21 km metro döşeyebilen bir zihniyetin marmaray yapması bir devrim değil olsa olsa kel başa şimşir taraktır.
3.köprü tamamen yolsuzluk için, istanbulun kuzey ormanlarını imara açmak için atılan bir rant adımıdır.istanbulun 3.köprüye ihtiyacı filan yoktur. istanbulun metroya ihtiyacı vardır.
imf'ye borcun bitmesi hiçbirşey ifade etmez.dış borcu 120 milyar dolarla alıp 330 milyar dolara çıkarmak başlı başına bir rezalettir haliyle devrim değil ihanettir.
bakkala, kasaba, manava, ev sahibine, eşe-dosta, bankalara sürü sepet borç var. sürekli yeni borçlar aldığın için borç katlana katlana artıyor. bunların içinden manava olan borcu kapadın diye sevinirsen buna haliyle herkes her yeriyle güler.
3.havaalanı da tamamen gereksiz yine rant için girişilen bir ihanet adımıdır istanbula.zaten 2 havalimanı var. bu da fazlasıyla yetiyor istanbula.
akp iktidarında öyle ihtiyacı giderecek kadar km'lerce yol falan yapılmamıştır.sadece mevcut yollar ortadan ikiyi bölmüşlerdir. gidiş - geliş yolunu ortadan refüjle ayırınca adına bölünmüş yol diyorlar.bu yeni bir yol yapmak değildir.bunlar da bir başka yolsuzluk aracıdır.
türkiyeyi demirağlarla ören mustafa kemal atatürk'tür. atatürk döneminde yapılan demiryolları 4078 km'dir. oysa akp döneminde yaklaşık 11 yılda yapılan demiryolu sadece 1085 km'dir. o 20'li 30'lı yılların ne kadar zor, sıkıntılı, imkanları kısıtlı yıllar olduğu düşünülürse mustafa kemal atatürk döneminde yapılan demiryollarının değeri bir kez daha gözler önüne serilmektedir.
tokinin yaptığı konutların hepsi dökülmektedir.can almaktadır.işte samsunda toki evlerinin yetersizliği yüzünden selde bu evleri su basmış ve insanlar ölmüştür.akp bu alanı da rant amaçlı kullanmaktadır.pek çok yolsuzluk yapıldığı ortadadır hatta bayındırlık bakanı itiraf bile etmek zorunda kalmıştır bu yolsuzlukları.
stadyumlar da hiçbir plan program olmadan, eşitliğe ve mantığa uygun olmayan bir anlayışla yine yolsuszluk için yapılmaktadır.
cumhurbaşkanının memleketi kayseri değil malatya olsa bugün malatyanın 33 bin kişilik bir stadı vardı.
başbakanın memleketi rize değil de giresun olsa bugün giresunun 16 bin kişilik yeni bir stadı vardı.yine mesela başbakanın mahallesi kasımpaşa değil de karagümrük olsa bugün vefa stadı yeniden yapılırdı.adı da yine rte stadı olurdu.
büyük şehirlerden yada üst liglerde kulübü olan şehirlerden başlayarak yapmak gerekirken yani herkesin kabul edeceği mantıklı bir kritere dayanarak ülkenin stadyum ihtiyacını gidermek lazımken tamamen keyfi adımlar atılarak stadlar yapılmaktadır.
örneğin; 400 dönümlük seyrantepe arazisinde büyük rant olmasa yani mesela 100 dönümlük bir arazi olsa bugün orada gs'nin bir stadı yoktu.
seyrantepe stadı için 600 trilyon harcandığı söylenmiştir.oysa asla bu kadar büyük bir para harcanamaz.stadın maliyeti 200 trilyon denmiştir. hadi bunu kabul edelim peki ya geri kalan 400 trilyon. tem'den stad'a bağlantı yolu ve hepi topu 1 km olan ek metro hattı için 400 trilyon harcanamayacağı aşikar.ayrıca en az 1 milyar dolarlık samiyen arazisinin de yandaşa sadece 400 milyon tl'ye peşkeş çekilmesi de cabası.
belirttiğim üzere bu tür inşaat faaliyetlerinin yegane amacı yolsuzluktur. 1 liralık inşaatlar 3 liraya yapılıyor herkes yolunu buluyor.
gelelim şu son palavraya;
birincisi; başörtüsü değil türbandır.başörtü ayrı türban ayrıdır.
ikincisi; gericiliğin timsali olan bir bez parçasını devrim diye sunmak haliyle komedidir.bugün türban takan kadınların tamamına yakını ya baba ya koca baskısı hatta şiddeti nedeniyle türban takmaya zorlandığı herkesin malumudur.başbakanın eşi emine erdoğan bile babası tarafından zorla türbana sokulmak istendiğ için bunu kabul etmek istemeyip intihara kalkışmıştır malum.dolayısı ile türbanın insanlara dayatılması devrim değil gericiliktir.
ayrıca kimsenin özel hayatında türbanına akp'den önce de karışılmamıştır.sadece gericilikle mücadele edilirken malesef üniversiteli kızlar bu tepişmenin arasında çimen gibi ezilmiştir.bunda herkesin suçu vardır.
üniveriste öğrencisi bir kamu çalışanı değildir.haliyle devlet memuru muamelesi yapılması zaten yanlıştı.bu da akp tarafından değil chp ve mhp'nin de bu konuda somut adım atması sayesinde çözülmüştür.yoksa akp'nin bu adımı atmak gibi bir niyeti yoktu.
zira akpkk anayasasında bu konuyu anayasaya ekleyip ihanetleri türbanla örtme derdinde olacaktı ancak velevki türban siyasi simge olsa ne olur çıkışından sonra mhp bu konuda somut adım atınca chp'de bu konuda bir engel çıkarmayınca akp istemeye istemeye bunu kabullenmek zorunda kaldı.şimdi akpkk anayasası için elinde sadece kamuya türbanı sokmak kaldı.ama tabi bu konu üniversiteli kızların mağduriyeti kadar etkili olabilecek bişey değil.
belirttiğim üzere üniversiteli kız bir kamu çalışanı değildir.ama bir kamu çalışanı devleti temsil ettiği için giyimi kuşamı hiçbir inancı,siyasi görüşü temsil etmemelidir.
zira kamu çalışanının dini yada siyasi bir sembolü taşıması devletin tarafsızlığını yok eder.
devlet tüm inançlar karşısında kör olmak zorundadır.aksi halde o devlete kim sahip olursa o inancını başkalarına dayatma hakkı görür. örneğin içki içemezsin, içeceksen git evinde iç dersen, başkası da yarın bir gün gücü eline geçirdiğinde türban takamazsın, takacaksan git evinde tak der.
o yüzden devlete inançları bulaştırmamak lazım.laiklik ve demokrasi olmazsa olmazdır herkesin özgürce yaşayabilmesi için. aksi halde kimin gücü kime yeterse.
sonuç olarak akp'nin özgürlükler konusunda bir devrim yapmayı bırak türkiyeyi ortaçağ karanlığına götürmeye çalıştığı aşikardır.