yerine göre çoğunluğun ne kadar da faşistleşebildiğini, marjinalleşebildiğini gösteren talihsiz beyan. bir de bunu söyleyen kişinin başbakan olması daha da utanç verici tabi. artık şurası iyice belli oldu ki başbakan dikte edebileceği bir toplum yaratmaya çalışıyor.
taksimde eylem yapan direnişçiler ilk günler itibariyle hiç de öyle marjinal gruplar falan değillerdi. normal, sıradan vatandaşlardı. başbakanın dediğim dedik, çaldığım düdük tavırlarına tepki gösteren insanlar... başbakanın rant için ülkenin en güzel yerlerini peşkeş çekmesine itiraz eden insanlar... kim diyebilir ki bu insanlar haksızdır diye? abdullah gül bile diyemedi: http://www.ensonhaber.com...ciklamasi-2013-06-03.html o dahi kabul etti bu durumu.
şimdi o halde senin "evlerinde zor tuttuğun yüzde 50" kimler? oraya avm dikecek olanların köpekleri mi? istediğimizi yaparız, siz karışamazsınız diyen başbakanın köpekleri mi? kim ulan bu yüzde elli? taksim gibi bir yerin peşkeş çekilmesine karşı çıkan insanlarla sokaklarda kavga etmek isteyen kim? haksızlığa arka çıkmak isteyen bu yüzde elli kim? var mı ulan böyle bir şey?
şimdiye kadar hiç bir eyleme katılmadım. kolay kolay katılmam da. çünkü bu tarz eylemler, eninde sonunda bambaşka yerlere varır. kolaylıkla provoke edilir, kolayca çığırından çıkartılır. ben böyle bir şeyin parçası olmak istemem. ama gezi parkı direnişi, en azından başlangıcında, çok farklı bir hareketti. türbanlısı, sağcısı, solcusu; her cinsten, her fikirden insanlar vardı orada. bu insanlar devrim istemedi, bu insanlar kelle istemedi, kan istemedi. bu insanlar hükümetin kendisine çeki düzen vermesini istediler. hükümete bir kez daha "bu millet senden de, hükümetinden de büyüktür" demek istediler. tıpkı abdullah gülün dediği gibi; "DEMOKRASi SADECE SEÇiM DEĞiLDiR" demek istediler. orada bulunan arkadaşlarımdan, akrabalarımdan biliyorum bunları.
ama ana akım medya nedense duvarlardaki "tek yol devrim" yazılarına çevirdiler objektiflerini. polisin meşru olmayan müdahalelerine gözlerini kapattılar. halkın buradaki insanlardan haberinin olmamasını istediler. kendi vergisiyle maaşını ödediği polislerin, nasıl da başbakanın şahsi koruması gibi davrandığını görmemesini istediler. başardılar da. izin için geldiğim memleketimde insanlar; "hepsi gomünis bunnarın, asacaan bunnarı taksimde" demesiyle titreyip kendime geldim resmen. benim arkadaşlarım oradaydı daha dün. akrabalarım oradaydı. içlerinde sağcısı da var, solcusu da var. hepsinin ortak noktası; insan olması. haksızlığa karşı çıkması. abdullah gül de mi komünist ulan? hem haklı olduktan sonra komünist olsa, anarşist olsa neye yarar? islam dini değil mi bize haksızlığa karşı sessiz kalmamayı öğütleyen?
evlerinde zor duran yüzde elliye sesleniyorum. hayatınızda bir kez olsun akıllı davranın. bir kez olsun gösteriş için değil, gerçek anlamda müslüman olun. mazlumun kanı yerde kalmaz, bunu bilin. siz ellerinizde sopalarla, elinde portakal gazı, biber gazı bulunan bir kişiye yüzlerce kişi dalıp acımasızca döven polise destek olursanız; elbette onun hesabını da bir gün verirsiniz. bunu en iyi sizin bilmeniz lazım. o yüzden size naçizane tavsiyem, şimdiye kadar bir kez olsun dışarısına çıkıp da memlekette neler dönüyor diye bakmadığınız o evlerinizden, şimdi de çıkmamanızdır. küçük dağları ben yarattım, büyükleri de babamdan kalma diyecek kadar kibirlenen post modern firavunların köpeği olmamanızdır.