Sonu kötü veya vasat diyen insanlara anlam veremememe neden olan film. bir konu bu kadar güzel işlenebilir, bu şekilde insana hissettirilebilirdi.
sürekli koklanan birşeyi burnunuzun bir süre sonra duyamamasına bağlı olarak, jean baptisein bu nedenle kendi kokusunun olmadığına inandığını düşünüyorum. gerçekte de her insanın kendi ten kokusunun olduğunu biliyoruz ki ten uyumu da %85 bundan kaynaklanan bir şeydir. bir insanın kendi kokusu olsun/parfüm olsun farketmez, güzel koktuğunda son derece çekici geldiğini de biliyoruz. insan kötü koktuğunda kendinden nefret edebilir, güzel koktuğunda sürekli endorfin salgılayabilir. filmde de ifade edildiği üzere güzel koku sevgi doğuran bir şeydir.
o halde birbirinden güzel kızların teninin kokusu damıtılıp saklandığında dünyanın en muhteşem kokusunun elde edilmesi saçma değildir. bunun insanlarda sevgi uyandırması, mendilden dağılan koku kanalıyla mest olan insanlar konsepti saçma değildir, kokunun üzerlerine sinmesi ve havada dolanıp durmasıyla -ki infaz edilecek meydanın etrafının duvarlarla çevrili kapalı bir alan olmasını da buna bağlıyorum- insanların birbirleriyle sevişmesinde hiç bir mantık hatası yoktur. esansın 1 damlası insanlara bunu yaptırabiliyorsa, tüm bir şişe jean baptise in üzerine boşaldığında insanların üzerine saldırarak onu yok etmesi de kesinlikle saçma olamaz.
tek kelimeyle, baştan sona muhteşem bir baş yapıttır. insanların vasat bulduğu son sahneler benim için özellikle filmin en doruk noktası, en güzel sahneleri ve ana fikrin en net açığa çıktığı sahneler oldu. biraz etraflıca düşünmeye, hobi olarak film izlememeye davet ediyorum sizleri.