ses tonum yükseldikçe ve mazi hakkında sorular sordukça kadın dayanamayıp ağlamaya başladı. bak sen iyi birine benziyorsun, kızımı bu haliyle kabul edip sahiplenmişsin, ne olur onu hep mutlu et dedi. hıçkırıyordu.
- mutlu et diyorsunuz da nevin hanım, kızınızı kaçırırken, zahmet edip kapıya bile çıkmadınız. bırakın kapıyı cama bile çıkıp bakmadınız. ne iş bu?
+ engel olmamdan korktu. odaya kilitledi beni.
- aysima zaten mutlu değil ki bu evde? neden engel olacaksınız? mis gibi evlenecek işte kızınız. göbek atmanız lazım sizin.
+ lütfen daha fazla soru sorma.
ağlıyordu sürekli. mutlu et kızımı, mutlu et deyip duruyordu. hal ve hareketlerinden nevin hanımın pekte suçlu olmadığını, asıl suçlunun o hapisteki piçin olduğunu anladım ve bir umut dayanamayıp sordum,
- bu adamın kıyıda köşede kalmış bir fotoğrafı var mı? ben sizi anlıyorum siz de beni anlayın lütfen. görmek istiyorum sadece. beynim de canlandırdığım siması kafamı gittikçe şişiriyor, kurtulmak istiyorum bundan, kim bu? var mı resmi hiç?
yok diyeceğini bile bile sordum...babacım bana bisiklet alır mısın diyen fakir çocuğu gibi bir umutla sordum. sordum ve nevin hanım'ın gözlerine baktım,