ben bu yazıyı sana yazdım

entry31071 galeri
    159.
  1. Ah.. ilk damla düştü.. Takip etmekte zorlanıyorum. Şimdiye kaçıncı damla düşmüştür acaba? Hem,acaba suyun seviyesi ne kadar yükseldi? Zihnimi bunlarla rahatsız etmeli miyim? işime odaklansam daha iyi olacak sanırım.. Şimdi,bir bakalım.. Neden buradaydım ben? Ah evet, borç ödemesi..

    Neden birine aşık olursun ki? Onu diğerinden farklı kılan nedir? Acaba
    görüntüsü aracılığıyla bazı şeyleri mi tetikledi bedenimde? Yok. Bu imkansız. Sadece görüntüyle olmaz diye öğrettiler aşkı bize, ki doğru olmasa öğretmezlerdi herhalde. Peki aşkın devamlılığını sağlayan nedir ki? Bu kimyasal bir tepkimenin sonunu bilmeye çalışmak gibi benim için. Hiç anlamam böyle şeylerden.

    Peki, Neden ulaşamasan bile mutlu olursun ki onu mutlu gördüğün sürece? Yoksa böyle olan sadece ben miyim? Yine saçmalamaya başladım..

    Şimdi, neden beni reddettiğini bir düşünelim; Yakışıklı olmayabilirim; ki tek gözümün sadece akının görünmesi bu tezi doğruluyor sanırım. Zeki olmayabilirim; ki öğrenimimi yarıda bırakmam bu tezi doğruluyor olabilir, gerçi bence zekası yerinde bir insanım, okulu bırakan herkesin aptal olması.. Yok canım mantıksız geldi bana. Neyse; çulsuz serserinin biri olabilirim; ki bu da para pul sahibi olmak istemememdendir, günü kurtarsam yeterli benim için. Duygusal olmayabilirim; ama bu da mantıksız, bir keresinde ağladığımı hatırlıyorum. Duygusal olmasam ağlamazdım herhalde.

    Ya onun da dediği gibi deliysem? Deliliğin kıstasları nedir ki? Herkesin deli dediği bir insan gerçekten de deli olmak zorunda mı? Yeni bir peygamber olamaz mı acaba? Belki tanrı fikrini değiştirdi ve yeni bir peygamber daha yollamaya karar verdi? Tanrı dengesizdir, bunu ondan bekleyebiliriz sanırım.

    Pekala ,tanrıdan bahsedelim o zaman biraz, tanrı bedensizdir, cinsiyetsizdir, gücü mutlak olandır falan filan. Peki onun da duyguları var mıdır? Bilginleri ağızlarından kızgınlıkla salyalar saçarak bağırırken hayal edebiliyorum. "Kafirlik! Sapkınlık ! Delilik". Hehe, tamam sakin olun. O zaman şöyle söyleyeyim, tanrının da bazen canı(?) istemiyor mudur hissetmeyi? Özenmiyor mudur acaba insanlara ve hissettiklerine? Ben olsam özenirdim sanırım. Belki de bu özlemini gidermek için insan suretinde aramızda geziniyordur bazen? Yapar, dengesizdir.

    Neyse, benim tanrıyla konuşmam gerekliydi hatırladım, şu aşk ve reddedilme konusunda, o yüzden şimdi kendimi suya bırakacağım, nefesim kesilecek ve öleceğim bir terslik olmazsa. Sonra tanrıyla uzunca bir süre sohbet edeceğim, eğer öbür tarafta da bürokrasinin borusu ötüyorsa bu sohbet için epey beklemem gerekebilir sanırım.

    Sahi, suya atladığımda suyun seviyesi ne kadar yükselir acaba?

    [beynimle bir sohbet sonrası önüme açtığım kağıda dökülenlerin toplanmış hali]
    11 ...