şu an hava basık, yağmurlu gibi. yeni duş almıştım, yani haberinden önce. saçlarım yolda kurumuş, uçları ıslak. gözlerim kızarmış, salya sümük okul yolundan aşağı iniyorum. yürüyorum ama koşuyorum sanki. sen göremedin ama bizim okul yolu ormanlıktır. belki geyikleri görsen ne sevinirdin. her yer yemyeşil. otların arasından başkaldıran kır çiçekleri... üzerimde ince bir ceket, koşa koşa çıktım ya evden, o yüzden. hafif hafif ürperiyor içim. hızlı yürürüm bilirsin ama yol bitmiyor sanki. hızlı yürüyorum ama bitemiyor.
hala olay yeri palavralarından biridir diyorum inerken. olamaz, olmamalı. bu kadar erken... hayır olmamalıydı. ne diyorum ben? olmadı tabi ki. ama içim ürpermeye devam ediyor. gözyaşlarım yağmur damlalarıyla birleşince. ben bir ağlıyorum, gökyüzü bir ağlıyor. canın yanmamıştır değil mi? sahi hava neden bu kadar kapalı? yukarıda biri ağlıyor olmalı..
kampüse indim sonunda. telefonum aralıksız çalıyor. elim gitmiyor daha fazla kötü haber duymaya. kendimi kandırmaya ihtiyacım var. koşarak hastaneye gidiyorum. yardım istiyorum sırf kurduğum düşünceler yalnız kalmasın aklımda diye. bürokrasi işleri bilmezsin. koşa koşa yanına gelmek varken, heyet raporu almaya gidiyorum düşünsene. (geçen sene tam bu saatlerde)
4 saatlik izmir yolu çile oldu çıktı. yalvarıyorum içimden ama neye kime bilmiyorum. buralar silindi hafızamda. hastaneden devam ediyorum. ege' ye vardık sonunda. her yüzde ayrı acı, ayrı düşünce. bakakalıyorum. ağlayan babanı görünce, koşup sarılıyorum. canım yanıyor. ama seninki yanmamıştır değil mi? ben saatlerce kime yalvardım?
şimdi kemalpaşa devlet hastanesine gidiyoruz 5-6 araba. sünnet konvoyu gibi. herkes kendi kandırmacasına son vermek için yanına giriyor. annem bayıldı. benimse sana bakacak mecalim yok. ama yalanıma bi son vermeliyim değil mi?
girişte sağda teyzen yatıyor. bakamadım.
gözlerime bir perde indi gözyaşlarımdan. flu ama hiçbir yerinde kan yoktu. kulağının köşesi ve dudaklarının yanı toprak olmuş. gözlerin yarım açık. neden? seni üç aydır görmüyordum. ön dişin çıkmış. keşkeler geçiyor içimden. kuruyan bozkırları ateşe verirdik hatırlarsın. içimdeki yollar boyunca bir şeyler yanıyor şimdi. ayaklarım geri geri gidiyor. gözlerinin içine bakıyorum, dokunamadım sana.
dönüyoruz şimdi, yanında bir şeyleri bıraktım. içim söndü, içim buz gibi. sadece yere baktığımı hatırlıyorum yirmi dakika kadar. kafamı kaldıramıyorum ağırlığından düşüncelerimin. tek bir yüz gördüm daha sonra. gözleri kan çanağı, yalvarırcasına bakıyor ama gülümsüyor " boyu uzamış değil mi?"