dedenin ölmesi

entry322 galeri
    195.
  1. yozgat'ın boğazlıyan ilçesinde tek katlı evin demir kapısına dayanmış, dedeme bakıyordum. hastaydı yatıyordu. durumu kötüydü. başında doktor doktorun yanında anneannem. elini tutmuştu dedemin. ben ise kapının kasasına yaslanmış yalnızca başım evin içinde. dedem titriyor, ağzından köpükler geliyor hırıltıyla beraber. anneannem kelime-i şahadet getirtmeye çalışıyor. koca evde soğukkanlı iki kişi vardı. "nenem" ve ben. doktor biraz sonra başını kaldırdı nefes aldı. karşısındaki duvara baktı ve başınız sağolsun dedi. ben dışarıdaki koltuğa düştüm dakikalarca ağladım. cenaze yıkanırken ağladım, helvanın kokusu etrafa yayılınca ağladım, şu an ağlıyorum. doktor kimseyle göz teması kurmadı ve çıktı gitti. yanımdan geçerkenki rüzgarı o bozkırın ortasında o ağustos ayında yaktı tenimi. kavruldum. bana dedemden yalnızca bir bıçak ve bir serkisof cep saati kaldı. esentepe köyüne, defin işlemleri için gittik. konvoyun en sonundaki torostaydım. dayımın o eski lacivert torosu o şekerpancarı taşına taşına yama tutmaz hale gelmiş yolda ilerlerken ilk kez sarsıntıdan şikayet etmedim. virajlarda o yeşil araca baktım. boğazlıyan belediyesi yazıyordu üzerinde. hay lanet boğazlıyan. köye ulaştık. beni girşteki o eski mezarlığa sokmadılar. beni hep kovalayan o kötü kadın boynuma sarıldı yusu emmi de gitti geberiik diye ağlamaya başladı. kahroldum. babamın yanaklarında iki damla yaş gördüm. biricik dedem ölmüştü. nefes alamıyordum. başımı kaldırdım sağa baktım. beyaz bir "yük" eruh'ta şehit düşen oğlunun yanına, toprağa bırakılıyordu. gözlerimi az kaydırdım, annemi gördüm. iki arkadaşı kollarına girmişti. saçları dağılmış, yüzü ağlamaktan şişmiş, tanınmaz hale gelmişti. annem için ağlamak istedim ama ağlayamadım. bütün gözyaşlarımı dedeme dökmüştüm...
    4 ...