türkiyenin ortadoğuda son dönemde oynadığı kartların istenmeyen sonuçlarından birisidir. bu hükümete kadar ortadoğuda tarafsızlık ve bekle-gör politikası uygulayan dış işlerimiz, akp kurmayları ve destekçileri tarafından "monşerler" olarak tanımlandılar, "çözümsüzlüğü çözüm olarak görenler" diye nitelendirildiler. halbuki ortadoğu gibi; dengelerin bir günde yerinden oynadığı, her an savaş korkusuyla iç içe yaşayan bir bölge için bu politika gayet de uygundu.
ne zamanki türkiye büyüdü, ekonomisi ağır prangalardan biraz kurtulmaya başladı. işte o zaman türkiyenin ortadoğu politikası da agresifleşmeye başladı. işte o sürecin son dönemlerdeki örneği de suriye. açıkçası özgür suriye ordusunun barbarlıklarını, terör ve şiddet yanlılığını başbakanın ve yanındakilerin görmediğini ben hiç zannetmiyorum. fakat mesele şu ki, kendi kurdukları politikanın bir sonucu olarak da bu iğrençlikleri görmezden gelmek, ellerinde bulundurdukları yayın organlarıyla dezenformasyon yaparak, yerine göre konuyu geçiştirerek halkın desteğini sağlamak zorunda kalıyorlar. bu konuda çok da sıkıntı çekmedikleri kesin. çünkü kendilerine her daim inanmaya meyilli bir kesimin desteğini de ellerinde bulunduruyorlar.