şeytanın, vesveseleri ile ölümü fısıldadığı saniyeleri yaşıyor isen, evet hayatının en kötü dönemlerinden birisindesin.
şeytana uymak erdem bünyelerine yakışmaz. uymayacağımıza göre, gel bir düşünelim o halde, ney yapmak lazım?
uyumak istiyor insan apansızca, kımıldamadan. uyanmak zorunda olmak yaşayacağın en büyük acı kaynağın.
antidepresan mı? ne kadar kolay uyutuyor seni değil mi? günlerce uyuyabilirsin antidepresan kafasıyla, günlerce yemek yemesen,
sorun olmayacak gibi, iştahın yok?
ölüm bir bakımdan cazip, çünkü sınırsız uyumak demek ölmek, en sevdiğin şey, en kolayı olan, "uyumak"...
şeytana direniyoruz yine, ölmek cazip fakat ürkütücü. çünkü bilinmeyen. bilinmeyen çekici olduğu kadar ürkütücü de.
bir anlık cinnetimle çözerim zorlasam diyorsun, ben de diyorum ki; zorlama. ölmek yok... ölmek yok..!
hayat sırtındaki bir devasa yüke dönüşmüş ve sende hamal meziyetleri yok. yere yüzükoyun yapışmana ramak kaldı. düşme!
dayan be koç, bir bildiğim var ki bu kadar emin konuşuyorum.
yerin köklerinde dibe vurmuş olsan bile bak, ne olursa olsun, yaşamak... güzel şey!
sen sadece varoşlarındasın yaşamın, doğru yerine, merkezine çıkman lazım.
neden düşeriz bruce? why do we fall?
to rise again!
pes etmek kolay. ağlayıp sızlamak kolay. üşüşürler sevdiklerin ve seni sevenler yardımına. bırakmazlar seni.
kolay olanı sızlanmak, ama güzel olanı direnmek, sus!
ağladım da kimseye söyleyemedim diye mırıldan arka mahalleyi. başıma neler geldi, size diyemedim de!
ama kendi kendine de..
senin gibi adamlar... benim gibi adamlar... hakları yoktur sızlanmaya. düşüyorum tutun, diyemezsin.
kanıyorum sarın, diyemezsin. yalnızım koşun, diyemezsin. seni özledim... hiç diyemezsin.
anca öyle, kendine sen diye hitap edersin, ve ayakta kalabilmek uğruna yalanlar fısıldarsın "o'nun" kulağına.