seni aramıyor oluşum aklımda olmadığın anlamına gelmez, sadece her aklıma geldiğinde aramıyorumdur. sen arkadaşlarının yanındayken aramam ben seni, ama bu merak etmediğim anlamına gelmiyor o boynunun üstüne taşıdığın şeyi kullan da bi haber ver bi zahmet. yoksa atacağım tribin büyüklüğü aramama sürenle doğru orantılı olur. ondan sonra adımı dırdırcıya çıkarıyosun sinirleniyorum.
canın istediğinde kolunu bacağını kırıp bir kenara atabileceğin oyuncak bebeğin değil, sevgilinim ben. beni kırdıktan sonra ağlamama üzülüp, sarılıp özür dilemen senin gözümdeki öküzlük dereceni değiştirmiyor. sadece tanrım beni neden budist yarattın da ben bu öküze tapıyorum dedirtiyor.
boynuna tasma geçirip parkta gezmeye götüreceğin süs köpeğin de değilim! o yüzden bana içerisinde rahatça hareketedebileceğim, kendimi özgür hissedeceğim alanlar bırakmalısın. sen bana yeterince alan bıraktığında geriye kalan sınırları görmesini bilecek kadar zekiyim merak etme!
her halta bi karışma karışma. bi burnunu sokma her işime. bırak kızlarla dedikoduya gidiyim arada. sen de maça bak, arkadaşlarınla içmeye git, bişiler yap ne bileyim işte. sevgiliyiz lan siyam ikizleri değil.arada kaybol ki özleyeyim.
zeka demişken bu konuda beni sakın küçümseme çünkü aşık olunca da kulaklarım duymaya, gözlerim görmeye ve beynim çalışmaya devam ediyor. sinirimi zıplatacak işler çevirip de, içimdeki canavarın yüzüne ateş püskürtmesine fırsat vermesen iyi olur. şu an gözüne bir melek gibi göründüğümün farkındayım ama kanatlarımı kırarsan süpürgeme binerim. bilmem anlatabildim mi?
bir işi sensiz beceremediğim de ya da gücüm yetmediğinde yardım isteyeceğim ilk insan zaten sen olacaksın. yardımını istemediğim anların tadını çıkar. yoksa kırmızı bir çizgi çekip etrafa mayın döşemem gerekecek.
nerede ne giyineceğimi bilecek kadar çok yaşadım toplum içerisinde sen yokken, kılığıma, kıyafetime burnunu sokmasan iyi olur çünkü tepkim sana inat edip onaylamadığım kıyafetler giyerek kendimi küçültmek değil, kafana bulabildiğim en büyük taşı fırlatmak olur.
çikolatayı ve çiçekleri sevdiğim doğru da işyerime gelenleri değil! hem senin yolladığın çiçekler değil, benim davranışlarım mesafe koyuyor çalışma arkadaşlarımla arama unutma. senden başka erkeklerle -tabiiki belirli ölçüler de - iyi anlaşıyor olabilirim. ama sadece sana aşığım.
sen daha hayatımda yoksun sayın gelecekte ki sevgili. ve ben yaşayabiliyorum. kendi suyumu kendim alıyor, otobüse binebiliyor ve her defasında başıma hiç bir şey gelmeden eve gelebiliyorum. sen hayatıma girdiğinde de bu böyle olacak. ''eve vardığında beni ara'' deme bana. o kadar merak ediyosan gel kendin bırak eve alla alla. hem eve vardığımda neden arıyım seni? eve varmamı engelleyen bir durum olduğunda aramak sence de daha mantıklı değil mi?
eşyaları senin kadar rahat çekemiyor, ağır yükleri kaldıramıyor olabilirim. futboldan anlamıyorum ve pes oynarken senin kadar başarılı da değilim. hızlı yürüyemiyor, çok yiyemiyor olabilirim. evet abur cuburları da senin kadar çok sevmediğim kesin. sana çok garip gelen o bitki çaylarını da içiyorum evet, ve sinirlenidiğim ya da üzüldüğüm zaman senin kadar güçlü bir duruşum da yok farkındayım. ama düşündüğün kadar hassas ve narin değilim. bana prenses, peri muamelesi yapmaktan vazgeçersen sadece aşkı değil hayatı da paylaşmaya başlayabiliriz acısı ile tatlısı ile...
çok uzun oldu farkındayım. ve sıkılmaya da başladın.
bu arada gelecek de buluşalım mı? sana sevdiğin yemeklerden yaparım. sonra da playstation oynarız. hem bilgisayarımda teklemeye başladı yine, bi bakarsın hı? anlaştık o zaman... gelecekte görüşüyoruz!