günlerden bir gün dolmuşta tam cam kenarında oturmaktayım, bir yaşlı teyze(öyle subjektif değil, bildiğin ölmek üzere olan bir teyze), oğlum şunu bi açar mısın dedi. ben ittirdim ittirdim açamadım. sonra teyze "dur, oğlum o öyle olmaz" dedi, bir ittirdi. anaa, teyze açtı. daha yolun yarısına gelmemiştim sözlük. tam "müsait yerde inebilir miyim" derken sesim de çatallaşmasın mı. hayatımın en kötü günlerindendi sözlük. indim, dolmuştakilerle göz göze gelmemeye özen gösterdim. öyle bir utanmıştım ki, sanki öteki bindiğim dolmuştakiler de olayı biliyor sandım. o kadar.