mustafa kemalin red edilmesinin sebebi onun içki içmesi veya zina yapması değildir. o ve onun dine uygun olmayan fiillerine iştirak edenler, kendilerine zulmetmişlerdir. gizli yaptıkları sürece burası kimseyi ilgilendirmez. allah (celle celaluhu) ile aralarında olan bir meseledir.
mustafa kemalin red edilmesinin nedeni, müslümanlara yaptığı zulümdür
kuranda müslümanların hangi kanunlar ile yönetileceği cenab-ı hakk tarafından bildirilmiştir ve bu kanunlar ile hükmetmeyenlerin kafir, zalim, fâsık oldukları beyan edilmiştir mustafa kemalin allah'ın emirlerini uygulamadan çıkarması, ona itaat etmememizi ve onun red edilmesini gerektiriyor. bunu kimsenin keyfinden yaptığı söylenemez. kuran emrettiği için o red ediliyor.
öte yandan islama hakaret etmesi, kuran için; gökten indiği sanılan kitapların dogmaları demesi ve daha birçok benzer sözleri de, mustafa kemalin red edilmesinin başlıca sebeplerindendir.
resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
dinleyin ve itaat edin! üzerinize tâyin olunan vâli/yönetici, başı siyah kuru üzüm gibi habeşli bir köle olsa bile, sizin aranızda **allahın kitabını** uyguladığı müddetçe dinleyin ve itaat edin.
resulallah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:
dikkat edin islam bir dairedir. döndüğü müddetçe siz de kitapla(kuran/sünnet) beraber o dairenin içinde dönünüz. dikkat edin, kitap ile sultanlık (din ve devlet işleri) birbirinden ayrılacak. dikkat edin, onlar (bizden olmayanlar olsa gerek) sizin başınıza emir (idareci) olacak. sizin aleyhinize olan, kendilerinin lehine olan şekilde hükmedecekler. eğer onları dinlemezseniz sizi öldürecekler, itaat ederseniz sizi sapıtacaklar. onlara karşı meryem oğlu isa (aleyhisselam)ın arkadaşlarının davrandığı gibi davranın. onlar ki testerelerle biçildiler, çarmıha gerildiler ama yine de davalarından vazgeçmediler. allaha itaat ederek ölüm, allaha isyan ederek yaşamaktan daha hayırlıdır.
(hadis alimlerinden imam taberani mucemul kebir, mucemus sağir ve şamiin isimli eserlerinde rivayet etti.)
**
birkaç tane de ayet-i kerime zikredelim:
araf suresi
3 (ey insanlar) rabbinizden, size indirilene uyun ve ondan başka dostlara uymayın. ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
**
casiye suresi
18 sonra (ey rasulüm) seni din hususunda apaçık bir şeriat sahibi kıldık. sen ona uy, bilmeyenlerin hevâ ve heveslerine uyma.
**
şûra suresi
21 yoksa allahın izin vermediği bir şeyi, dinde onlara şeriat kılacak ortakları mı var? şayet kesin söz bulunmayacak olsaydı; aralarında derhal hüküm verilirdi. doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.
**
al-i imran suresi
23 kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? aralarında allahın kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar da onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. onlar işte böyle arka dönenlerdir.
**********
zikredilen bu ayet-i kerimelerden ve hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı gibi, kuranda yer alan kanunlar ile hükmedilmesi allah-u teala tarafından emredilmiştir. mevzu bu denli açık ortadayken buna karşı çıkmak bir müslümanın yapacağı iş değildir. bunu yapanlar ya sahtekardır, ya da gafildir.
maide suresinin 44′üncü ayetinde, allahın (celle celaluhu) indirdikleri ile hükmetmeyenlerin durumu şöyle bildiriliyor:
( ) insanlardan korkmayın, benden korkun, âyetlerimi az bir paraya satmayın. kim allahın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.
allahın (azze ve celle) emirlerine uyduğundan dolayı hiç kimsenin müslümanları suçlamaya hakkı yoktur.
bir takım insanlar; ama o bizi kurtardı, bu yüzden seviyoruz diyorlar. müslümanların kimi sevip kimi sevmeyeceği de kuranda bildirilmiştir:
mümtehine suresi
1 ey inananlar! benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, rabbiniz allaha inandığınızdan dolayı resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur.
**
mücadele suresi
22 allaha ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa allaha ve resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. onlar o kimselerdir ki allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. allah onlardan razı olmuş, onlar da ondan razı olmuşlardır. işte onlar allahın hizbi (dininin yardımcıları)dir. iyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, allahın hizbidir.
**********
kaldı ki, türk milletini ve müslümanları ne mustafa kemal kurtarmıştır ve ne de kurtarılmış bir şey vardır. aksine, birçok şeyi kaybedilmiştir.
örneğin islamın öngördüğü hilafet makamını, allah'ın emrettiği şeriatı, yazımızı, kültürümüzü, tarihimizi, bize ait olan ve lozanda düşmanlarımıza bırakılan eski topraklarımızı, ezanı (ki adnan menderes yine okunmasını sağlamıştır) vs. hepsini kaybetmişizdir.
türkiyede çoğunluğun mezhep imamı olan, imam-ı azam ebu hanife (rahimehullah) şeriat hakkında şöyle der:
bir kimse: gel beraber gidip şeriata danışalım derse öteki kişi de gitmem, derse kâfir olur. çünkü şeriatı reddetmiş oluyor.
yine bir kimse: şeriat ve benzeri müesseselerin bana bir faydası yoktur, bana şeriatın hükmü geçmez, derse kâfir olur.
el-muhît adlı kitapta yazıldığına göre, bir kimsenin yanında şeriattan bahsedilse ve bilerek bu söze karşı gelirse, yahut hakaret için çirkin bir ses çıkarsa, yahut bu şeriat kötüdür, derse kâfir olur.
not: ayetlerden neyin kastedildiğini daha iyi anlayabilmek için ehl-i sünnet alimlerinin tefsirlerine bakılmalıdır. örneğin elmalılı hamdi yazır, ömer nasuhi bilmen veya imam kurtubinin tefsirlerine bakılabilir.